Calvin Amy'i Sophia adındaki bir restoranın yakınlarından arabasına aldığını söylüyor. | Open Subtitles | كالفين يَقُولُ بأنّه أركب أيمي في سيارتِه قُرْب مطعم مسمّى صوفيا |
Onu arabasına götür! | Open Subtitles | خُذْه إلى سيارتِه! |
Arabasında bulduğun toprakla alacağımız mahkeme emriyle. | Open Subtitles | التفويض، مستند على وسخ الحلوى ذلك أنت وَجدَ على سيارتِه. أوه. |
Başka bir tane almak istersen, bu tür saatleri Arabasında satan birini tanıyorum. | Open Subtitles | إذا أحتجُت واحده أَعْرفُ رجلاً يبيع بالجملةَ مِنْ سيارتِه. |
Babam arabasını kendi tamir ettiğini söyleyince hapı yuttuk diye düşündüm | Open Subtitles | اللهي، عندما أَبّ بَدأَ الكَلام حول العَمَل على سيارتِه الخاصةِ، إعتقدتُ بأنّنا كُنّا هالكين. |
Ceset, kızı onun öldürdüğüne dair izler taşıyor olabilir aynı arabasının olduğu gibi. | Open Subtitles | يمكن أن الجثة نفسها لديها أدلة تثبت بأنه قتلتها التي من شأنها أن تؤدي إلى سيارتِه |
Ama daha sonra anahtarları Arabasında bulduğunu söylemiş. | Open Subtitles | لَكنَّه قالَ وَجدَهم لاحقاً داخل سيارتِه. |
Evet, Arabasında ölü bulunan kurbanla yatacak kadar tutkulu. | Open Subtitles | نعم، عاطفي بما فيه الكفاية للنَوْم مَع إنتهى vicwho مباشرةً في سيارتِه. |
Arabasında kafası kanayan bir adam var. | Open Subtitles | هناك a نزف رجلِ مِنْ الرئيسِ في سيارتِه. |
- Oğlum, ilk arabasını alacak. | Open Subtitles | حَسناً، إبني هنا، نَظْر لشِراء سيارتِه الأولى. |
Amy'nin öldürüldüğü gün bankaya gitmiş, yetkili servisten arabasını almış. | Open Subtitles | على اليوم الذي فيه أيمي قُتِلتْ ذَهبَ إلى المصرفِ، حَصلَ على سيارتِه صُلّحتْ في الوكالةِ |
Eğer Peralta kaybederse, Santiago onun arabasını alır. | Open Subtitles | إذا خسرُ( بيرالتا) تَحْصلُ (سانتياغو) على سيارتِه. |
arabasının altına bombayı yerleştiren sendin. | Open Subtitles | لذا زَرعتَ ذلك القنبلة تحت سيارتِه. |
Onunla konuştuk ve arabasının tarifini dağıttık. | Open Subtitles | قابلنَاه. أصدرنَا a وصف سيارتِه. |