Bu arazinin sahibi yaşlı bir kadın, burdan 3 mil uzaklıkta. | Open Subtitles | سيدة عجوز تمتلك هذه الأرض, على مسافة ثلاثة أميال من هنا. |
Ne zaman yaşlı bir kadın geçse Billy Penn'i işaret ederdik. | Open Subtitles | وكل مرة مرت هناك سيدة عجوز كنا نشير إلى بيلي بن |
Bir gün kavanozun dibinde ufacık bir Yaşlı kadın gibi yatıyordu. | Open Subtitles | كانت تبدو مثل سيدة عجوز صغيرة ترقد أسفل المطربان, ذلك اليوم |
Çocuklar tarlalarda yardım etmek için gittiğinde Camma, göz enfeksiyonu olan yaşlı bir kadını ziyaret etmek için karşı köye geçiyor. | TED | عندما يذهب الأطفال للمساعدة في الحقول تتوجه كاما نحو القرية لتزور سيدة عجوز مصابة بإنتان في العين |
Bir gün, cehennemin dibinde, huysuz, zengin, yaşlı bir kadının bakıcısıydım. | Open Subtitles | ذات يوم, انا كنت فقيرة فى مؤخرة الحياة أقوم بعناية سيدة عجوز شرسة غنية |
Şimdi 75 yaşında ve oldukça güzel yaşlı bir bayan. | Open Subtitles | إنها بعمر الـ 75 الآن لكنها سيدة عجوز جميلة تماما |
Birisinin üzerinde öğrenmeleri lazım. Neden yaşlı bir kadın üzerinde olmasın. | Open Subtitles | يجب أن يتعلموا على شخص ما حتى ولو على سيدة عجوز |
Bugün otele yaşlı bir kadın getirdiniz mi? | Open Subtitles | لقد أحضرت سيدة عجوز اليوم لفندق البحيرة ؟ |
Sen de her zamanki gibi kiliseye giden yaşlı bir kadın gibi araba sürüyorsun. | Open Subtitles | وأنت ما زلت تقود أبطأ من سيدة عجوز في طريقها للكنيسة |
Motorlu bir sandalyedeki yaşlı bir kadın tarafından soyuldum. | Open Subtitles | لقد سرقت من سيدة عجوز جميلة تركب كرسي متحرك. |
Evet, bir tanesi yaşlı bir kadın. Çok hasta ve ölmek üzere. | Open Subtitles | أحدهم سيدة عجوز و هي مسنة جداً و سوف تموت |
Balatalar yamulmuş. - Frenleri Yaşlı kadın gibi kullanıyor. | Open Subtitles | نعم،لقد قام بتشويه الأدوار الأربعة يجب عليه أن يركب تلك الكوابح مثل سيدة عجوز |
Yaşlı kadın ölesiye dövülmüştü. Kocası acımasızdı, kendinden geçmişti. | Open Subtitles | سيدة عجوز تتفوه بتفاهات و الزوج رجل وضيع ومدمن مخدرات |
Burası Yaşlı kadın donu gibi kokuyor. | Open Subtitles | رائحة المكان نتنة كرائحة سروال سيدة عجوز |
Buraya gelirken, bir taksinin kaldırımın üstüne çıkıp yaşlı bir kadını altına aldığını gördüm. | Open Subtitles | وأنا في طريقي هنا حد سيارات التاكسي فقد التحكم بالمكابح وكاد يصدم سيدة عجوز |
Ha? Bir keresinde yüzünü gördü diye yaşlı bir kadını vurmuştu. | Open Subtitles | ذات مرة، أطلق النار على سيدة عجوز لأنها رأت وجهه |
İlaç konusunda tamamen yanıldığını düşündüm ama yine de seni destekledim çünkü yaşlı bir kadının evinde beni becerebileceğini farkettim. | Open Subtitles | أظن أنك مخطئة تماماً طبياً لكن وافقتك علي أية حال لأنني أظن أنك ستضاجعيني في منزل سيدة عجوز |
yaşlı bir kadının, iki yetişkin adamı bu hale getirmesi.. İnanılmaz. | Open Subtitles | لا يوجد سيدة عجوز تستطيع فعل شيئاً كهذا برجلين بالغين |
Şimdi 75 yaşında ve oldukça güzel yaşlı bir bayan. | Open Subtitles | إنها بعمر الـ 75 الآن لكنها سيدة عجوز جميلة تماما |
James May'in ufak bir yaşlı hanım olduğu Viktoria zamanlarından başlıyoruz. | Open Subtitles | نبدأ في العصر الفيكتوري، عندما كان جيمس مايو سيدة عجوز. |
Hayır, burada yaşIı kadın yok. | Open Subtitles | لا، لا يوجد أي سيدة عجوز هنا |
yaşlı bayanlar düşerken, yavaş değilimdir. | Open Subtitles | عندما تسقط سيدة عجوز انا لست بطئ |
Daha sonra o gitti ve yaşlı kadının evini çaldı. | TED | أحسوا بالضجر والملل. وبعد ذلك ذهب وطرق باب منزل سيدة عجوز. |
Asansörle inerken asansör durdu ve yaşIı bir kadın bindi. ÇığIık atmaya başladı! | Open Subtitles | كنت في المصعد فتوقف ودخلت سيدة عجوز وبدأت تصرخ |
Yani bir kere olsun, bütün parasını falcıya gitmek için... biriktirmiş yaşlı bir hanım görmek isterim. | Open Subtitles | أود ان أرى مرة لو أن سيدة عجوز ادخرت كل أموالها لتذهب إلى عرافة |
İtalyan kontu gibi poz vereceğim ve yaşlı bir bayanı elde edip bütün parasını bana bıraktıracağım. | Open Subtitles | سأتظاهر بأنني إيطالي وسيم ، وأجعل سيدة عجوز تعطيني جميع أموالها |
Yan evde yaşayan yaşlı bir bayandan kim şüphelenirdi ki? | Open Subtitles | من ابداً سيستجوب سيدة عجوز تعيش بالباب المجاور |