Gemiyi batıracak kadar büyük birşey düşünemiyordu dönmeleri gereken zamanı görecekler ama gemi çok büyüktü ve manevra kabiliyeti çok küçük. | Open Subtitles | إعتقد أن أيّ شيء كبير يكفي لغرق السفينة سيرونه في الوقت المناسب |
Bence görecekleri tek şey benim kıçım, çünkü ben bu kapıdan çıkarken sadece onu görecekler. | Open Subtitles | حَسناً، أَوْشَكَت أَنْ اعطيهم رضا مؤخرتى، لان هذا ما سيرونه عندما اخرج من هذا الباب. |
Yüzyıllar sonra insanlar bu görüntüleri izlediğinde kimi resim karesinin kenarından gülüyor vaziyette görecekler? | Open Subtitles | قرون من الان , عندما يرى الناس هذه اللقطات من سيرونه مبتسم فقط على حافة الاطار |
Yemek yediği kişinin, onu alt geçide götürüp bıçaklayarak öldürdüğünü görecek. - Hayır! Öyle olmadı. | Open Subtitles | ما سيرونه هو الشخص الذي تناول العشاء معه وأغراه إلى الممر السفلي وطعنه حتّى الموت. |
Çocuklar onu görecek, ve ortalığın polis kaynadığını düşünüp uzaklaşacaklar. | Open Subtitles | هؤلاء الاولاد سيرونه سيظنون ان المكان بأكلمله محاصرا , وسيقومون بالركض |
Ancak hastalar için, gözle görülemez. Tüm görecekleri budur. | TED | ولكن, بالنسبة للمريض, انها شفافة. هذا كل ما سيرونه. |
İnternette gördüklerime dayanarak söylüyorum adamın kadına yaptığı en berbat şeyi izleyebilmek için diğerleri para ödüyor. | Open Subtitles | يعتمد على من سيرونه على البث ، أمر مريع ما فعله رجل بإمرأة أن رجالا آخرين دفعوا مالاً ليشاهدوا |
Sadece kara eller görecekler. | Open Subtitles | كلّ ما سيرونه هو آيادي سمراء .. |
ama onlar görecekler. Ve bizim işimiz onların bu gelecekten ortaya | TED | ولكنهم سيرونه. |
görecekler, görecekler. | Open Subtitles | هم سيرونه، هم سيرونه. |
- Hayır, Philip tekne geldiği zaman onu böyle görecekler. | Open Subtitles | لا، عندما يأتي القارب سيرونه هكذا (فيليب). |
Yani biri ekranı kontrol ederse sadece bunu görecek. | Open Subtitles | ، لذلك إذا تفحص أي شخص شاشة المراقبة ذلك كل ما سيرونه |
Avrupa ordularının köpeği, Fransız ve Almanların uşağı olduğunu aşiretler görecek. | Open Subtitles | رِجال القبائِل سيرونه على ... أنّه كلب الأوربيّين عبدٌ للسّادة الفرنسيّين والألمان |
Bence yakında onlar da bunu görecek. | Open Subtitles | وأظن أن الأخرين سيرونه أيضًا قريبًا |
Vede görecekleri tek şey onların seni ne kadar çok sevdiği olacak. | Open Subtitles | كل ما سيرونه هو مقدار الحب الذي يكنونه لك |
İnternette gördüklerime dayanarak söylüyorum en berbatı, adam kadını yaparken diğerleri izlemek için para ödüyor. | Open Subtitles | يعتمد على من سيرونه على البث أمر مريع ما فعله رجل بإمرأة أن رجالا آخرين دفعوا مالاً ليشاهدوا |