Memnuniyetle bildiririm ki... Şu öpücüğü alır almaz... | Open Subtitles | سيسعدني إخبارك حالما أحصل على القبلة |
seve seve beklerim, Bullock. Memnuniyetle,rahat ol. | Open Subtitles | سيسعدني فعلها , يسعدني ويريحني |
Sizin takdirinize nezaketen sözleşmeyi size de göndermekten mutluluk duyarım. | Open Subtitles | سيسعدني أن أقدم لك عقداً إحتجازي يصل إلى سريتك كمجاملة |
Benim elimde de bir şeyler var. Ve her yanında lastik izleri bırakmak benim için bir zevk olur. | Open Subtitles | إني مطّلع على أسرارك، و سيسعدني أن ادع آثار إطارات السيارة ظاهرة عليك |
Bay Harmon evde değil. Ama ne görmek istiyorsanız seve seve gösteririm. | Open Subtitles | السيّدة هارمون في الخارج لكّن سيسعدني أن أُريك أي شيء تريد رؤيتهُ |
Bak, seni herhangi bir şekilde etkilemeyeceğine garanti veriyorum ve sana o ayakkabıdan almayı çok isterim. | Open Subtitles | اسمعني، أؤكد لك بأن ذلك لن يؤثرّ عليك بأيّ شيء و سيسعدني أن أشتري منك هذا الحذاء |
Hiçbir şey beni... bir gün senin de ortağımız olmandan daha çok mutlu edemez. | Open Subtitles | ولا شيء سيسعدني أكثر من التحدث معك في يوم من الأيام كأحد شركائي |
İstersen başka bir yere gidip bu konuyu konuşmaktan mutlu olurum. | Open Subtitles | إن أردت أن نذهب إلى مكان لنتحدث بهذا الأمر سيسعدني ذلك |
Bunu gerçek fiyatına satın almak beni çok mutlu edecek. | Open Subtitles | سيسعدني كثيراً أن أحصل لكِ على السعر الصحيح لها |
Sana öğretmek beni mutlu eder. | Open Subtitles | سيسعدني ان اقوم بتعليمك سيكون من دواعي سروري |
Memnuniyetle. Hadi, Peter. Hadi. | Open Subtitles | سيسعدني ذلك، تعالى يا بيتر، تعالى |
Memnuniyetle, akşama görüşürüz. | Open Subtitles | سيسعدني هذا , أراكِ الليلة |
- Provayı izle biraz. - Memnuniyetle. | Open Subtitles | نريدك أن تشاهد البروفة - سيسعدني ذلك - |
Eğer fikrini değiştirirsen oturup şirketimin senin için neler yapabileceğini konuşmaktan mutluluk duyarım. | Open Subtitles | لوغيرت رأيك ، سيسعدني أن أجلس معك ونتحدث عما يمكن لشركتنا فعله لأجلك |
Karşılığında ödeme yapmaktan mutluluk duyarım. 20.000 nasıl olur? | Open Subtitles | و سيسعدني أيضاً أن أدفع لهم لنقل, 20 دولار؟ |
Doğum gününüzde ne konuşursanız konuşun dinlemekten mutluluk duyarım... | Open Subtitles | عفوا سيسعدني أن أستمع لأي ما تتحدثون عنه في يوم عيد ميلادكم |
Seni öldürmek bana zevk verir. | Open Subtitles | سيسعدني أن أقتلك ، يا رئيس تشريفات البلاط |
Bunu başarırsak, sapık fantezini seve seve gerçekleştiririm. | Open Subtitles | إذا نجح هذا الأمر , سيسعدني أن أحقق لك حلمك الصغير المريض |
Seninle ayakkabı almayı çok isterim! | Open Subtitles | سيسعدني أن أرافقكِ لشراء الأحذية؟ |
Ve hiçbir şey beni, Arayıcı'yı Halkın Sarayının kapılarında kalabalığın önünde Lord Rahl'ın elinden tutup ölümsüz sevgisi üzerine sadakât yemini ederken görmek kadar mutlu edemez. | Open Subtitles | ولا شيء سيسعدني اكثر من رؤية الباحث، يقف عند ابواب قصر الشعب، |
François ve Raoul'e bir şeyler alırsan mutlu olurum. | Open Subtitles | أحضر شيئا لفرانسوا و راؤول ذلك سيسعدني جدا. |
Beni mutlu edecek şey çocuğunun yanında olman. | Open Subtitles | ما سيسعدني هو أن تكون متواجداً لأجل الطفل |
Şunu söyleyeyim kardeşini pek sevmiyorum yani onun işini bozmak beni mutlu eder. | Open Subtitles | ويجب أن أقول أنني لست من محبي أخيك وإفساد مخططاته سيسعدني |
Eğer postalarınızı kargolarsanız, sizin adınıza açıp göndermekten memnun olurum. | Open Subtitles | لو أرسلت لي بريدك ، سيسعدني فتحها لأجلك ثم إعادتها |
Ve bilmeni isterim ki herhangi bir konuda konuşmak istersen buna çok sevinirim. | Open Subtitles | و أنا فقط، أريدك أن تعلم أنه إذا أردت أن تتحدث عن أي شيء فهذا سيسعدني |
Sizin çalıştığınız sanatçıyı getirmekten mutlu olacağım. | Open Subtitles | سيسعدني أن أحضر الرسام الذي كان معك بالأمس |