Eğer fırsat bulursanız, Berlin'deki Stasi hapisanesini ziyaret edin ve sistemin nasıl çalıştığını size açıklayacak olan eski bir siyasi mahkumun rehberlik ettiği tura katılın. | TED | إن سنحت لك الفرصة، قم بزيارة السجن السابق للستاسي في برلين واحضر جولة إرشادية مع سجين سياسي سابق سيشرح لك كيف عمل هذا. |
Ama güvenliğin için ona daha sonra açıklayacak. | Open Subtitles | ولكن من أجل السلامة، سيشرح له في وقت لاحق |
Haber vermek için niye bu kadar beklediğini de açıklar. | Open Subtitles | سيشرح لماذا إنتظرت لكل تلك المدة قبل أن تعلن عنه |
Bir gün birileri bana gazetelerin amacını açıklar inşallah. | Open Subtitles | يوماً ما سيشرح لى أحدهم الطريقة التى تُفكِّر بها الصُحُف. |
İzinsiz girdiğim için bağışlayın. Kocanız eminim size açıklayacaktır. | Open Subtitles | أرجوك أغفري تطفلي أنا واثق من أن زوجك سيشرح لكِ |
İzinsiz girdiğim için bağışlayın. Kocanız eminim size açıklayacaktır. | Open Subtitles | أرجوك أغفري تطفلي أنا واثق من أن زوجك سيشرح لكِ |
Şimdilik bunları öğren. Ozan geri kalanı sana anlatacak. | Open Subtitles | يكفي هذا الآن سيشرح لك أوزان البقية لاحقاً |
Eğer söylediğin doğruysa bu, 4400'lerin neden 2004 yılına ve Seattle'a gönderildiğini de açıklıyor. | Open Subtitles | إن كان ما تقوله صحيحاً فهذا سيشرح لنا لماذا أعيد الـ4400 مرة أخرى عام 2004 |
Kişisel bir durum söz konusu dedi, sonra açıklayacağını söyledi ama hiç açıklama yapmadı. | Open Subtitles | وأنه سيشرح السبب لاحقاً، لكنّه لم يقل شيئاً أبداً. |
Özür dilerim ama büyük birleşim teorisi ile kalan her şeyi açıklayacak olmanın yanında aynı zamanda nörobiyolojiyi de açıklarsın. | Open Subtitles | المعذرة , لكن النظرية الموحّدة الكبرى طالما انها توضّح كل شيء سيشرح |
Birisi bana dördünüzün onun kaçmasına nasıl izin verdiğinizi açıklayacak mı? | Open Subtitles | هل سيشرح لي احد كيف اربعتكم جعلتموه يهرب ؟ |
- Aklını kaçırmışsın. - Görüştüğünüzde savcı size her şeyi açıklayacak. | Open Subtitles | إنك جننت المدعي العام سيشرح لك كل شيء عندما تقابله |
Bu kaset sana ihtiyacın olacak en mühim kısımlardan birini açıklayacak. | Open Subtitles | هذا الشريط سيشرح أحد أهمّ العناصر التي ستحتاجون إليها. |
Chino pezevenktir. Neyse babanız açıklar. | Open Subtitles | شاينو كان يشغل الغواني أبوك سيشرح لك ذلك |
Merak etme. Bücür sana açıklar. | Open Subtitles | لا تقلق القصير الذي هنا سيشرح لك لا حقاً |
O sana açıklar. Hayır! | Open Subtitles | اذن اجعلني اوصلك بالسيد وايرث سيشرح لك جيرمي : |
Bütün bu şeylerin ne olduğunu açıklayacaktır. | Open Subtitles | شيء ما سيشرح ما هو كل هذا الهراء |
Zannedersem bu broşürler her şeyi açıklayacaktır. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا الدليل سيشرح كل شيء |
Eminim Bay Roderick size açıklayacaktır, efendim. | Open Subtitles | إنا متأكد بأن السيد, (رودريك) سيشرح هذا لك, يا سيدى |
- Bizim de öngördüğümüz gibi Oliver bilmeniz gereken her şeyi size anlatacak. | Open Subtitles | -و قد توقعنا هذا ، و لذلك أوليفر سيشرح لك أي شيء تريدين. |
O zaman Yüzbaşı Kowalski sizlere GSG'nin nasıl çalışacağını detaylarıyla anlatacak. | Open Subtitles | لذا، القائد "كواللاسكي" سيشرح لكم بالتفصيل كيف سينفذ أمن الدولة الأمر |
Paranın nerede olduğunu ve nasıl geri alınacağını açıklıyor. | Open Subtitles | هذا سيشرح موقع المال وكيفية الحصول عليه |
Sen ona açıklayacağını ve konuşmalrıyla onu ikna ediceğini biliyordun. | Open Subtitles | و أنت تعرف أنه سيشرح لها ويقنعها بكلامه |