Önemli! Onlara aramadılar dedim. Şimdi işbirlikçi olduğumu düşünecekler! | Open Subtitles | إنه مهم إن أخبرتهم أنه لا توجد مكالمات سيظنون أنني أعمل معهم |
Hokkabazlık olduğunu düşünecekler ve küçük düşeceksin. | Open Subtitles | انهم سيظنون بانها خدعة و فقط ستقوم باذلال نفسك |
Şu bebeksi tene bir bakar ve bir kız daha bulduklarını düşünürler. | Open Subtitles | نظرة واحدة على تلك البشرة الناعمة و سيظنون أنهم يترصدون فتاة أخرى |
Orada olduğumuzu bilmeyecekler ki. Alarm sistemi bozuldu sanacaklar. | Open Subtitles | لن يعلموا بوجودنا هناك سيظنون بأن نظام الإنذار تعطّل |
Ama polis uyuşturucuları bulursa, onların bana ait olduğunu düşünecek. | Open Subtitles | لكن إذا وجدت الشرطة هذه الأدوية سيظنون أنها لي |
Bak, eğer oraya gidersen onlara zarar vermeye gittiğini sanırlar. | Open Subtitles | اسمع، إنْ ذهبتَ إلى هناك سيظنون أنك تريد بهم الضرر |
Çünkü artık çocuklarına destek olmak için Manchaster Esnafları Birliğine gelmemeleri sosyal olarak kabul edilmemez hale geldi. Çünkü insanlar sizin kötü ebeveynler olduğunuzu düşünür. | TED | لانه اصبح الان من غير اللائق اجتماعيا ان لا تحضر لدعم اطفالك في نقابة مانشستر للحرفيين لان الناس سيظنون انك والد سيئ. |
Ve günü tekrarladığımı dersek, deli olduğumuzu düşünebilirler. | Open Subtitles | وإذا أخبرناهم بأنني أستعيد الأيام سيظنون بأننا مجانين |
Böylece, uçağı bulduklarında oraya daha önce kimsenin gitmediğini düşünecekler. | Open Subtitles | بهذه الطريقة ...عندما يجدون الطائرة سيظنون أن أحداً لم يجدها... |
Her zamanki gibi şişenin dibine vurduğunu ikinizin kavga ettiğini ve ikinizin de öldüğünü düşünecekler. | Open Subtitles | سيظنون أنه تم خداعه، كما يحدث دائما، ثم تشاجر كلاكما، |
Tabii ki, ikimizde biliyoruz ki evlenirsek, insanlar-- seninkiler bana büyük bir iyilik yaptığını düşünecekler. | Open Subtitles | بالتأكيد، كلانا يعلم من إن تزوجنا فالعائلة، عائلتكِ سيظنون من أنكِ منحتني البركة كثيراً |
Kodundaki bozulmaları ve seğirmeleri gördüklerinde oyunumuzun bozuk olduğunu düşünecekler. | Open Subtitles | وعندما يرى اللاعبون التذبذب الناتج من كونها خطأ برمجي سيظنون أن لعبتنا بها خلل |
Ama istasyona gitmezsek çok kötü olduğumuzu düşünürler. | Open Subtitles | لكن إن لم نذهب للمحطة، سيظنون أننا فظيعون. |
Büyük bir sorun olduğunu düşünürler. Bir filme böyle başlayamam. | Open Subtitles | سيظنون ان خطأ فظيعا قد حدث انا لا يمكننى ان ابدأ فيلما بهذه الطريقه |
Çok şansımız varsa, şelaleden düştüğümüzü düşünürler. | Open Subtitles | بأننا تركنا مراكبنا وتوجهنا نحو اليابسة وإن كنا محظوظين جداً سيظنون أننا سقطنا من الشلالات |
Bunu fazla sesli söyleme. Kendilerini bir şey sanacaklar. | Open Subtitles | لا تقل هذا بصوت عالي سيظنون أنك ريفي أحمق |
Bahse girerim ki, seni o sanacaklar ve sana bir kral gibi davranacaklar. | Open Subtitles | أراهن على أنهم سيظنون بأنك هو وسوف يعاملونك كملك |
Amerikalılar bizim yaptığımızı düşünecek. Onu durdurmak bizim görevimizdi! | Open Subtitles | الأمريكيون سيظنون أنه نحن، لقد كانت وظيفتنا أن نوقفه |
Onlara köpek maması yedirsem, biftek sanırlar. | Open Subtitles | يمكننى أن أجعلهم يأكلون طعام الكلاب و سيظنون أنه لحم مشوى |
Eminim anne-baban çok önemli olduğunu düşüneceklerdir. | Open Subtitles | أنني متأكد بأن والديكِ سيظنون بأنها مسأله مهمة |
Evet, Partizanlar Zulu akınına uğradıklarını sanacak. | Open Subtitles | مؤيديهم سيظنون أن زولو قام بغزوهم |
Ağaçtaki bir sincaba bağlayalım, biz olduğumuzu sanarlar. | Open Subtitles | السنجاب يكون فوق شجرة سيظنون أننا نحن فوق الشجرة |
Ve o aksadıkça, oyuncular oyunumuzun bozulduğunu zannedecekler. | Open Subtitles | وعندما يرى اللاعبون التذبذب الناتج من كونها خطأ برمجي سيظنون أن لعبتنا بها خلل |