Başka birine vereceğini asla tahmin etmezdim ama demek ki seni çok yakın görmüş. | Open Subtitles | لم اعتقد ابداً أنه سيعطيه لأحد آخر لكن هو على الأغلب يفكر بك على أنك فعلاً صديق مقرب |
Ruslan Krasnov'u bulmasına yardım edecek kişiye vereceğini mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | تعتقد بانه كان سيعطيه لشخص يمكن ان يساعده لايجاد روسلان كرازنوف |
Çeki alınca, bize verir. Sonra sen de ona satışı yaparsın. | Open Subtitles | وعندما يحصل على الشيك سيعطيه لنا ونرجع المنزل له |
Dinle,onunla görüşmeyi sürdürmen ona sadece yanlış umutlar verir. | Open Subtitles | اسمعي، الاستمرار في رؤيته سيعطيه أملاً كاذباً |
Bu onu ölümden geri getirdi ama bu ona gerçek hayatı verecek. | Open Subtitles | هذا لعودة الاجساد من الموت لكن هـــــذا سيعطيه حياه صحيحه |
Sonra onu buraya getirecek, çantadaki hediyeyi verecek ve her şey bitecek. | Open Subtitles | سيعيده إلى هنا و سيعطيه ما في الحقيبه و بعد ذلك |
Peki, onu kim verecekti? Şimdi ne yapması gerekiyor? | Open Subtitles | لا أحد سيعطيه ذلك إذن ماذا سيفعل ؟ |
Akrep Kralı, Anubis'ten düşmanlarını... öldürebilmesi için süre ister, ve daha sonra ruhunu ona vereceğini söyler. | Open Subtitles | إذ أن أنوبيس أنقذ حياته... وتركه يهزم أعدائه سيعطيه روحه |
Babamın, susması için ona iş vereceğini söylüyor. | Open Subtitles | يقول أن أبى سيعطيه وظيفة ليبقيه صامتا ً |
Ne istediğimi biliyorsun. Eckhart'ın bunu bana vereceğini biliyordunuz. | Open Subtitles | أنت تعرف ماذا أريد إكهارت كان سيعطيه لى |
Başkan Chen Yi size vereceğini söyledi Hem sonrasında müze olarak kullanılacak. | Open Subtitles | قال العمّدة "تشن يي" إنه سيعطيه لكِ كموقع دائم لـ مركز الشباب لصندوق "الرعاية الإجتماعية الصيني" الخاص بكِ |
Kimseye söylemeden kendisini Chicago'ya götürürse 5.000 dolar vereceğini söylemiş. | Open Subtitles | وقال أنه سيعطيه خمسة ألف دولار "من اجل توصيله الى "شيكاغو بدون أن يبلغ عنه |
Her doktor reçete verir bize. Hep konuşuruz bunu. | Open Subtitles | أي طبيب سيعطيه إياها, و كنا نتحدث عن ذلك دائماً |
Bu da onlara hatalarını düşünme fırsatı verir. | Open Subtitles | هذا سيعطيه الوقت ليفكِّر في أخطائه |
Bende Tyler var. Sanırım bu ona benim için ölme şansını verir. | Open Subtitles | أعتقد أن هذا سيعطيه فرصة ليموت لأجلي |
Hem kendisine biriken raporları cevaplaması için bir fırsat verir. | Open Subtitles | ذلك سيعطيه فرصة للرد على هذه التقارير |
Kristalin artık işimize yaramayacağını düşünüyor ve onu Croatoan'a verirse karşılığında Croatoan ona bunu verecek. | Open Subtitles | هو يظن ان الكريستالة لم يعد لها فائدة بالنسبة لنا واذا اعطاها الى كروتون كروتون سيعطيه هذا بالمقابل |
Hayır, ama ona özgürlüğünü verecek. Afedersiniz, bunu almam gerekiyor. | Open Subtitles | لا, ولكن سيعطيه حريته عذرًا, يجب أن اجيب هذا |
Ve onu sana verecek, öylesine? | Open Subtitles | وهل سيعطيه لك هكذا ؟ بهذه السهولة ؟ |
Neyse... Hanginiz böbreğini verecek bakalım? | Open Subtitles | على اي حال من منكم سيعطيه الكلية |
Ne zaman verecekti? | Open Subtitles | متى كان سيعطيه لك؟ |