Uyuşturucu satarken yakalandı ve konuşmayı reddediyor... bu yüzden onu delikte tutmaktan başka seçeneğimiz yok. | Open Subtitles | حسناً، لقد أُمسِكَ بهِ يُتاجرُ بالمخدرات، و قَد رفَضَ الاعتراف لِذا ليسَ لدينا خَيار سِوى إبقائِهِ في الحَجز |
Avukatımdan başka hiç kimseye tek bir kelime bile söylemem. | Open Subtitles | لن أتفوّه بكلمة أخرى لأيّ شخص سِوى محاميّ |
Bir bayandan başka bir şey hiç olmadım, sayın hakim. | Open Subtitles | لم أكن يوماً سِوى امرأة محترمة يا حضرة القاضي |
Bilirsin, yürüdüm, kapıyı çaldım kapıyı açtı, çıplaktı, üstünde sadece yarım bir gecelik vardı. | Open Subtitles | فذهبت وطرقت الباب ففتحت لي كانت شبه عارية لا ترتدي سِوى رداء |
sadece Batı Yakası'nı alt üst eden adamlar var. | Open Subtitles | ليس هناك سِوى محلّيين يدمّرون القسم الغربيّ |
Bak, başkalarından af dilemek iyidir fakat bu diğerlerinin söz söylemesinden başka bir şey değil. | Open Subtitles | المسامحة من الآخرين جيدة لكنها ليست سِوى كلمات |
Bir sarmaşiğa takılı kaldı, onu gidip almaktan başka çare yok. | Open Subtitles | ولكنَّه عالقٌ الآن على الكرمة , وليس هناك خيار سِوى الصعود والحصول عليه. |
Yarın sabahla kül yığınından başka bir şey kalmayacak. | Open Subtitles | بعد حُلول صباح يوم الغد، لن تكون شيئاً سِوى كومةً من الرّماد |
Eve geldiğinde boş evden başka kimsesi olmayan. | Open Subtitles | لا أحد ليعودوا للمنزل لأجله, لا شيء سِوى منزل فارغ. |
Bu hatun sana acı ve ızdıraptan başka bir şey getirmedi. | Open Subtitles | تِلك الفتاة لم تجلب لك سِوى الألم والحسرة. |
Bazen başka büyük adamlar yola ışık tutar. | Open Subtitles | مُظلم ومُوحِش ولا يقطع وحشته ... سِوى الرّجال العُظماء |
Oğlum senin hakkında haklıymış, sen lanet çekik gözlü bir melezden başka bir şey değilsin! | Open Subtitles | كانَ ابني مُحقاً حولَك لستَ سِوى ابن زِنا مائِل العينين! |
- Sefalet ve kederden başka bir şey yok orada. | Open Subtitles | لا شيء سِوى البؤس والحسرة هُناك. |
Sefalet ve kederden başka bir şey yok orada. | Open Subtitles | لا شيء سِوى البؤس والحسرة هُناك. |
Allah'tan başka bir şeyim yok. | Open Subtitles | لَم يعُد لديَّ شيءٌ سِوى الله |
kendinden başka? | Open Subtitles | سِوى نفسِك؟ |
Bardağında onun için, Müfettiş dışında sadece kendi parmak izleri vardı. | Open Subtitles | وهذا هو السبب لِعدم وجود بصمات سِوى بصمات أصابعه ،وبصرف النظر عن تلك، بالطبع مِن المشرف، على كأسه |
Operasyon sona erdi artık Teteeni sadece beklemek zorunda. | Open Subtitles | ، بإكتمال العملية الجراحية .ليس على تيتيني سِوى الانتظار |
sadece iki haftalık kahve çekirdeğim kaldı. | Open Subtitles | ليس لديّ سِوى فاصولياء من أجل أسبوعين إضافيين. |
sadece iki tane laptopumuz ve uyumsuz kişiliklerimiz vardı. | Open Subtitles | لا شيء سِوى حاسوبين محمولين وشخصيّتين لا تتناسب مع بعضهما البعض. |