"شائعة في" - Traduction Arabe en Turc

    • ortak bir
        
    • yaygın
        
    • bir dedikodu
        
    Hassas ve şiş göğüsler doğuma yaklaşırken oluşan ortak bir özelliktir. Open Subtitles الأثداء الحساسة و المتورمة هي شائعة في الفصل الثالث من الحمل
    Bu neden toplumumuzda ve bütün dünyada bugün ortak bir sorun? Bunu neden Katolik Kilisesi, Penn State Üniversitesi futbol takımı veya ABD erkek çocuk izci kamplari gibi büyük kurumlarda TED لماذا تلك هي مشكلة شائعة في مجتمعنا وفي جميع أنحاء العالم اليوم؟ لماذا نسمع مراراً وتكراراً
    - Toprak suyu emmiş. - Bahçeler için ortak bir sorun bu. Open Subtitles ـ الأرض مغمورة بالمياه ـ إنها مشكلة شائعة في الحدائق
    Kolayca gelebilen ya da yaygın kullanılan bir alet değildir. Open Subtitles ،إنها أجهزة لا تحصل عليها بسهولة وليست شائعة في الاستعمال
    Bu, sanayide yaygın bir uygulamaydı ve uçaklar için patent sahibi olanlar onları ateşli bir biçimde savunuyor ve rakiplerine sağlı sollu dava açıyorlardı. TED لقد كانت هذه ممارسة شائعة في المجال، وهؤلاء الذين كانو يملكون براءات الاختراع على الطائرات كانو يدافعون عنها بضراوة وكانو يقاضون المنافسين يسرة ويمنة.
    Firmada dolaşan bir dedikodu var güya sen üniversiteden hiç mezun olmamışsın. Open Subtitles هناك شائعة في الشركة بأنك لم تكمل دراستك الجامعية
    Durmadan evinden kaçtığı hakkında bir dedikodu da çıkmıştı. Open Subtitles وكانت هناك شائعة في الجوار بشأن مواصلة هروبها من المنزل.
    Fakat eserlerinde romantizm ortak bir parça olsa da Austen o zamanlar popüler yazının duygusal tarzını kapı dışarı etmiştir. TED ولكن في حين أنّ الرومانسيّة شائعة في عملها، ترفض "أوستين" النمط العاطفي للكتابة والذي كان مشهورًا في ذلك الوقت.
    Ailedeki ortak bir özellik mi merak ediyorum. Open Subtitles أتساءل إن كانت تلك ميزة شائعة في عائلتك
    Ailedeki ortak bir özellik mi acaba. Open Subtitles أتساءل إن كانت تلك ميزة شائعة في عائلتك
    Evrim üzerinde uğraşıp bir şeyler öğrenmek için, akraba türlerin içindeki örüntülere bakmak; yapılacak en doğal şey ve biyolojide ortak bir temadır, dolayısıyla bunu göz önüne alarak şempanzelerdeki sıcak noktalarda gerçekleşenin ne olduğuna baktık çünkü onlar en yakın akrabalarımız. Open Subtitles الشيء الذي من الطبيعي أن نفعله و هي فكرة شائعة في علم الاحياء أن نحاول تعلم الأشياء من خلال التطور بالنظر إلى الأنماط في الأنواع القريبة
    Ayrıca mercan resifindeki ortak bir sorun olan aşırı balık avlamanın sadece balıkları azalttığını değil; kalan balıkları sosyal çevresinden ayırdığını, hayati bilgiyi kaçırarak daha çok saklanıp daha az yosun yediğini keşfettik. TED ولكن هذه النتائج تشير أيضا أن الصيد الجائر، وهي مشكلة شائعة في الشعاب المرجانية، ليس فقط يزيل الأسماك، ولكن يمكن أن تفكك الشبكة الاجتماعية للأسماك المتبقية، والتي قد تخفي أكثر وتناول كميات أقل من الطحالب لأنهم يفتقدون المعلومات الحساسة.
    Bu dünya çapında yaygın bir uygulama olarak devam etmektedir ve kendiliğinden yok olmayacak. TED اذ انه لا يزال ممارسة شائعة في جميع أنحاء العالم، ولن يختفي من تلقاء نفسه.
    Peki bu prensipler bu kadar güçlüyse, neden iş yaşamında yaygın olarak uygulanmıyor diye düşünebilirsiniz. TED حسنا، إذا كانت هذه المبادئ قوية جدا، فقد تفكرون، لماذا ليست شائعة في مجال الأعمال التجارية؟
    Baba, etrafta senin ve annemin öldüğüne dair bir dedikodu duyabilirsin, ayak uyduruver. Open Subtitles أبي، بالمناسبة... قد تكون هناك شائعة في المدينة أنك وأمي توفيتما لذا، تماشى معها وحسب
    Kalede senin hamile olduğuna dair bir dedikodu dolanmakta. Open Subtitles -سرت شائعة في القلعة مفادها ... أنّكِ حبلى

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus