Komiser Silver çok iyi biri, fakat bu tür bir konuda genç ve deneyimsiz. | Open Subtitles | وهو شاب لطيف ولكنه صغير وليس لديه خبرة فى مثل هذه الأمور |
Onun iyi biri olmadığını söylemiyorum. Mutlaka iyi bir delikanlıdır. | Open Subtitles | أنا لا أقول أنه ليس شاب جيد لابد أنه شاب لطيف |
- Michael çok iyi biri. | Open Subtitles | . لأن مايكل شاب لطيف أنه سمين أليس كذلك؟ |
- Hayır o arkadaşım Arno'ydu. İyi biridir. | Open Subtitles | كلا ذلك صديقي آرنو شاب لطيف |
Tatlı çocuk, saat 11 yönünde. | Open Subtitles | شاب لطيف. في اتجاه الساعة 11 وإنه يحدق بي |
Çünkü sen iyi birisin ve ilk seferin bir yabancıyla olmamalı. | Open Subtitles | كما تعلم انت شاب لطيف , واعتقد ان المرة الاولى لك لا يجب ان تكون |
Jesse çok iyi bir çocuk, ama dün geceden sonra ne düşünür bilmiyorum. | Open Subtitles | "جيسي" في الحقيقة شاب لطيف لكن لا أدري ماذا سيظن بعد ليلة البارحة |
Peter, sen iyi bir çocuksun. Fakat güvenilir değilsin. | Open Subtitles | بيتر )، أنت شاب لطيف ) لكن لا يمكن الاعتماد عليك |
Orada Tim Berners-Lee adında iyi bir genç adam bana yaklaştı ve dedi ki, “Sen Ian Ritchie misin?” ve ben “Evet” dedim. | TED | وفاتحني رجل شاب لطيف يدعى تيم بيرنرز- لي قائلا "هل أنت إيان ريتشي؟" وقلت"نعــــــــم." |
Gelen iyi bir delikanlı vardı. | Open Subtitles | كان هناك واحد شاب لطيف كان يأـي |
Bu çok acayip garip olurdu. Her zaman iyi biri olduğumu düşünmüştüm. | Open Subtitles | ذلك كان ليكون مفاجأة كبيرة, لأنني لطالما ظننت بأني شاب لطيف |
-Hadi ama saçmalamayın 5 puan Kirk yarım puan iyi biri olduğu için | Open Subtitles | نصف نقطة لأنه شاب لطيف وهو متسامح فيصبحوا نقطة |
Bilirsin, iyi biri ama içinde şeytani bir şey var. | Open Subtitles | كما تعلم، شاب لطيف لكن بداخله شئ شرير |
Pekala, en azından iyi biri olduğunu söyle. | Open Subtitles | على الأقل أخبريني أنه شاب لطيف |
Durun biraz. Onun iyi biri olduğunu duymuştum. | Open Subtitles | انتظروا ثانية سمعت انه شاب لطيف |
O iyi biri, ve bu sana biraz sığ gelebilir, ama yanlış erkeklerle çıkma konusunda uzun bir geçmişim var, ve bir daha o hatayı yapmayacağım. | Open Subtitles | إنه شاب لطيف و هذا قد يكون أمراً سطحياً بالنسبة لك و أنا أمتلك تاريخاً طويلاً بمواعدةالشابالخاطئ، ولنأقومبهذاالخطأمجدداً. |
Kendimi iyi bir işi olan, iyi biri sanardım. | Open Subtitles | فكرت بأني شاب لطيف مع وظيفة جيدة |
- Aslında iyi biri de. - Tamam. | Open Subtitles | إنه في الحقيقة نوع ما شاب لطيف - حسناً - |
Evet ya da belki o iyi biridir diye | Open Subtitles | نعم، أو ربما لأنه شاب لطيف |
Tatlı çocuk. | Open Subtitles | شاب لطيف |
Çünkü sen iyi birisin. | Open Subtitles | -لأنك شاب لطيف. |
Bu çok kötü. Bana oldukça iyi bir çocuk gibi gözüktün. | Open Subtitles | تبدو كأنك شاب لطيف للغاية الأن ، إسمعوا يا رجال |
- Sen iyi bir çocuksun Dawson. İzin verirsen sana yardım etmek isterim. | Open Subtitles | أنت شاب لطيف يا (داوسون) وأحب مُساعدتك لو تركتني |
Gerçekten iyi bir genç adam. | Open Subtitles | (نحن نحب (تومي شاب لطيف للغاية |
Sanırım yirmi sekiz yaşında. İyi bir delikanlı. | Open Subtitles | 28 سنة و أجده شاب لطيف |
Oh, çok iyi bir herif. | Open Subtitles | يا له من شاب لطيف |
küçüğüm,iyi bir insan olduğundan emin misin sen ve seni mutlu edebilecek mi ? | Open Subtitles | صغيرتي ، هل أنت متأكدة أنه شاب لطيف وسيبقيك سعيدة ؟ -نعم |