Çünkü rozetleri var ve devriye arabasıyla dolaşıyorlar. | Open Subtitles | لأنهما يضعان شارات و يتجولان بسيارة بوليسية |
kimlik rozetleri. En iyi şansımız kargo. | Open Subtitles | شارات هويه أعتقد أن ألحموله هى رهاننا الأفضل |
Hiç rozeti ve silahı olan kadınlara zaafın hakkında terapistle konuştun mu? | Open Subtitles | هل تحدثت من أي وقت مضى إلى معالج نفسي حول تعلقك الخاص بالنساء اللواتي يملكن شارات واسلحة؟ |
- İki kırmızı NSA rozeti. - Kızıl damga. | Open Subtitles | اثنين من شارات وكالة الامن القومي الحمراء الرسالة القرمزية |
Evet, senin ve şehirde Rozet taşıyan diğer birçok kişinin de bildiği üzere burası CIA için veri çıkarma istasyonu. | Open Subtitles | أجل، وكما تعلم أنت والكثير من الناس الذين يحملون شارات في هذه المدينة هذا المكان يعد محطة استخراج البيانات للمخابرات |
Fargo'yu gören son kişi Dr. Sharat'mış ve Stark'la olan bir toplantıyı kaçırmış. | Open Subtitles | (آخر شخص رأى (فارجو (هو د. (شارات (و تغيب عن إجتماع مهم مع (ستارك و هذا ليس من شيمه |
- Daha önce de sahte rozetler gördüm. | Open Subtitles | أنا لا أحب هذا الهراء رأيت شارات مزيفة من قبل |
rozetleri hediye paketinde mi veriyorlar sanıyorsun? | Open Subtitles | كنت أعتقد أنها تعطي بعيدا شارات فيها حقائب لاكي؟ |
rozetleri vardı ama hiçbiri kanun adamı değildi. | Open Subtitles | لقد كانوا يرتدون شارات ولكن أحد منهم لم يكن رجل قانون |
Şirket rozetleri, var olmayan ülkeler için pasaportlar... | Open Subtitles | شارات خاصّة بالشركات، وجوازات سفر لدول غير موجودة. |
Nageela Kampı'nda birden fazla meziyet rozeti kazandığımı söylemek isterim. | Open Subtitles | سأجعل كلاكما يعلم بأنني كسبت شارات للمهارات المتعددة في مخيم ناقييلاا |
100 tane Birleşik Bikini Dedektifi rozeti almak istiyorum. | Open Subtitles | أريد شراء 100 قطعة من " شارات مفتش البكيني الفيدرالي " |
- Sadece polislerin rozeti olur sanıyordum. | Open Subtitles | "ظننت أن رجال الشرطة وحدهم يملكون "شارات |
Her çeşit şey. Rozet, kimlik, silah. Parası olmadığı zaman bunları verirdi. | Open Subtitles | شارات, بطاقات تعريف الهوية, مسدسات عندما لا يكون معه مالا يأتى و يتاجر بتلك الأشياء |
İsimlerini ve Rozet numaralarını aldım. Müfettiş Gibson da işin içinde. | Open Subtitles | لدي اسماء و ارقم شارات شرطه "الى جانب مفتش اسمه "جيبسون |
Haydi Sharat Kunal ile başbakanlık seçimleri için konuşalım. | Open Subtitles | لنتحدث إلي (شارات كونال) على إنتخابه كرئيس جناح الشباب |
Federal rozetler anlarsınız ki çok daha fazla sorumluluk ve öncelikle birlikte gelir. | Open Subtitles | شارات الاتحادية تأتي مع مزيد من الامتيازات والمسؤوليات. |
kimlik yok. Buradayız çünkü bela istemiyoruz. | Open Subtitles | لا شارات, اننا هنا لاننا لا نريد حصول أي متاعب |
Üstelik Rozetimiz bile yok. | Open Subtitles | ليس لدينا حتى شارات. |
- rozetiniz var mı? | Open Subtitles | هل لديكم شارات ؟ |
Bunları görüyor musunuz? Bunlar benim vahşi doğa rozetlerim. | Open Subtitles | انظر، هذه شارات الإستكشاف خاصتي |
Bu olaylarda memurların rozetlerini almış. | Open Subtitles | في هذه الحالة قام الجاني بأخذ شارات الضباط |
Rozetlerimiz ve yağmurluklarımız var... | Open Subtitles | لدينا شارات ومعاطف |
Unuttuğum falan yok, yaka kartına ihtiyacımız yok. | Open Subtitles | أنا لم أنسى الشارات، ليس لدينا شارات ليس إلا. |
Konferans kimlikleri neredeyse klonlanmıyordu. | Open Subtitles | شارات المُؤتمر بالكاد لم تُستنسخ |