Bu da sadece ikinizde rozet olmadığı anlamına geliyor. | Open Subtitles | ذلك يعنى أنكما لستما الوحيدان اللذان يحملان شاره |
Bize silah ve rozet verip pisliklerin içine atıyorlar. | Open Subtitles | قامو بإعطائنا شاره و سلاح و ركلو بنا إلى المَصائب |
Parıldayan yeni bir rozet. | Open Subtitles | هذا اكيد انها شاره جديده لماعه |
Burada bir dünya kan var... Öyle görünüyor ki Holland'ın rozeti de yerde. | Open Subtitles | هناك دماء هنا , وما يبدو كأنها شاره " هولند " على الآرض |
Yüzbaşı rozeti yok, nişan yok, sadece etiketi var. | Open Subtitles | لا وسام ,ولا شاره , فقط بطاقات |
- Aslında ben, rozetim olmadığı hâlde bunu anlamıştım. | Open Subtitles | التوصل الى شئ من نوع ما وحى من دون شاره |
Rozetli hiç kimseyle konuşmayacaktır. | Open Subtitles | هي لن تتكلم مع اي احد مع شاره الشرطه |
Çantada bir arma var mıydı? | Open Subtitles | هل كان هناك شاره على هذه الحقيبة؟ |
Böylece Bayan Loretta Brooks'u aradılar, bir rozet ve bir silah verdiler ve çocuk tecavüzü davasını incelemesi için işe gitmesi söylediler 11 yaşındaki bir kızı içeren. | Open Subtitles | واستدعوا الآنسه لوريتا بروكس, وعطوها شاره و مسدس ...وجعلوها تعمل على قضية اغتصاب طفله ...عمرها 11 سنه. |
Ben bir polisim, gerçek rozet, orjinal. | Open Subtitles | شاره حقيقية ، اصلية |
Normal bir penis ve rozet mesela. | Open Subtitles | -عضو كبير و شاره |
Büyük bir rozet ve alkış? | Open Subtitles | شاره chufty و تصفيق وهتاف؟ |
Birinde FBI rozeti olduğunu söyledim. | Open Subtitles | اقول ان احدهم لديه شاره فيدراليه |
rozeti ve silahı olan kaderim. | Open Subtitles | أنا القدر مرتدياً شاره و ممسكاً بسلاح |
Bir sahtekar var. Sahte rozeti olan bir aptal. | Open Subtitles | لديهم منتحل و معه شاره مزيفه |
Benim de rozetim var! | Open Subtitles | ان لدي شاره ايضاً |
Benim yağmacılık rozetim bile var. | Open Subtitles | لدي شاره خاصه بالسرقه |
- Yapamam, rozetim yok. | Open Subtitles | -لا أستطيع، فانا لا أملك شاره |
Rozetli herkes korunuyor. | Open Subtitles | كل واحد يمتلك شاره كذلك |
Çantada bir arma var mıydı? | Open Subtitles | هل كان هناك شاره على هذه الحقيبة؟ |