Bize tam burs vereceğini söyledi. Böylece hiç para ödemeyeceksin. | Open Subtitles | قال أنه سيعطينا منحة شاملة لن تضطر لدفع أي شيء |
Ve en tanımlayıcı olarak, kadın haklarına tam bir savaşın öncüleridir. | TED | والأكثر وضوحاً،أنهم يقودون حرب شاملة ضد حقوق المرأة. |
! geniş kapsamlı bir madde o, özel bir kural değil. | Open Subtitles | أنها قائمة شاملة لكل شيء . ليست محصورة على شيء معين |
Merdivenleri 20 dolara tamamladım, adrese teslimat dahil. | TED | حصلت على الدرج بمبلغ 20 دولار، شاملة التوصيل لمحلي. |
Ama nedense... beni tedavi ederken fazlasıyla fikriniz vardı. Beni ayrıntılı bir şekilde muayene ettiniz. | Open Subtitles | عندما عالجتني، كانت لديك الكثير من الآراء ألقيت نظرة شاملة |
detaylı bir proje bütçesi profesyonel görüşler ve işletme masrafları tutacağınız personel sunacağınız hedef yemek miktarı menüye her gün kaç yemek koyacağınız gibi. | Open Subtitles | بميزانية مخططة ومفصلة مع تقديرات احترافية شاملة لنفقات التشغيل |
topyekûn bir savaş çıkarmazdım. | Open Subtitles | أتعلم ما لم أكن لأفعله، هو بدء حرب شاملة |
Bu Kaddafi'nin düşüşünden sonraydı, ama Libya tam bir iç savaşa dönüşmeden önceydi. | TED | كان هذا بعد سقوط القذافي، ولكن قبل أن تتحوّل ليبيا إلى حرب أهليّة شاملة. |
Sonraki birkaç yılda, Seattle'da tam ölçekli insan geri dönüşüm tesisi kurmak bizim amacımız oldu. | TED | في السنوات القليلة القادمة، سيكون هدفنا بناء أول منشأة شاملة للتسميد بواسطة الإنسان تمامًا في مدينة سياتل. |
tam tersine, din her yönden yaşanılması gereken bir şeydir. | Open Subtitles | على العكس من ذلك , الدين يجب أن يكون من ذوي الخبرة فى جميع المجالات بطريقة شاملة |
tam paket isterim. Benim kabadayım oldukça agresiftir. | Open Subtitles | سأحتاج لتغطية شاملة فمن يتنمر عليّ شديد العدائية |
Vücut dili sayesinde geniş kapsamlı hükümler ve mantık çıkarmaları yapıyoruz. | TED | ونحن نصدر احكاماً شاملة ونستدل كثيرا على ما حولنا من خلال لغة الجسد. |
Şu andaki politik süreçlerimize baktığımda bir kaç vekilin oturup, bunları öğrenip ve sonra da Amerikan hukukunun fikir mülkiyeti alanında geniş içerikli değişiklikler yaparak kullanıcıların verilerini kontrol etmelerini sağlama | TED | والنظر إلى سيرورة العملية السياسية لدينا يجعلني أظن أنه من الصعب أن نقنع مجموعة من المندوبين ليجلسوا ويتعلموا عن ذلك، ثم يسنّو تغييرات شاملة على قوانين الملكية الفكرية في الولايات المتحدة |
Negatif çıkınca, geniş spektrumlu antibiyotiğe başlayın. | Open Subtitles | و عندما يعود سلبياً، ابدأوا بإعطائها مضادات حيوية شاملة |
Ve gerçek şu ki, taze yaralarımız vardı ve onları kapatmamız gerkiyordu ve bir konuşma vardı, bu işe dahil olma ve bu süreci isteme ile ilgili. | TED | والحقيقة كانت هناك احتياجات ضرورية لابد من تلبيتها وكان هناك نقاش حول الاندماج بحيث تكون عملية شاملة |
Yapısal hasar dahil kamyon, kurtarma ekipmanı, elektrik sistemleri 500.000 civarında. | Open Subtitles | شاملة التأمين ضد الكسور والاعطال بالاضافة الى شاحنة ومعدات انقاذ وانظمة الكترونية واشياء فى حدود 500000 |
Anlaşmayı diyorum ayrıntılı bir anlaşma yapalım. | Open Subtitles | بالنسبة لهذه الصفقة علينا جعلها صفقة شاملة |
Artı, IOA benim komutadaki ilk yılımın detaylı bir denetlemesini yapmak istiyor, yani... | Open Subtitles | بالاضافة, ان وزارة الدفاع تريد مراجعة شاملة على سنتي الاولى فى القيادة, اذن... |
20. yüzyılın topyekûn savaşı. | Open Subtitles | أنها حرب شاملة بمقاييس القرن العشرين |
Sonuçta evrensel bir risk değerlendirme aracı geliştirdik. | TED | و هكذا قمنا ببناء أداة لتقييم الأخطار شاملة. |
Benim işim, eksiksiz bir şekilde, olayın nasıl olduğunu öğrenmek. | Open Subtitles | إنّها وظيفتي أن أقدّم محاسبة شاملة عن كيفية حدوث ذلك |
Şu andan itibaren, piskopos... bu, topyekün bir savaş... | Open Subtitles | منذ الآن فصاعدا أيها الأسقف هي حرب شاملة |
Ziyaretçilere karşı topyekun savaşı kazanamayız ta ki hazır olana kadar. | Open Subtitles | لا نستطيعُ الانتصارَ في حربٍ شاملة مع الزائرين، ليس قبل أن نستعدّ. تعرفان ذلك. |
Teşvik yapısının bu değişimi, tüm sağlık sistemi dikkatini izole ve tekil tedavi seçeneklerinden bireyin sağlıklı ve uzun yaşamasına yönelik faydalı olan bütünsel bir bakış açısına doğru kayıyor. | TED | هذا التغير في أسلوب التحفيز ينقل في الواقع انتباه نظام الرعاية الصحية بأكمله بعيداً عن إعطاء خيارات علاجية بشكل فردي باتجاه نظرة شاملة لما هو مفيد للفرد ليبقى بصحة جيدة ويعيش طويلاً |
Pekala 50'lerde olan bir şey, 60'larda çok özgündü ilginç şekilde bir şekilde oldukça kapsayıcı oldu şimdi. | TED | الشئ الذي كان خلال الخمسينات والستينات كان حصريا جدا صار الآن، مثيرا للاهتمام، بصورة شاملة. |