Geçen gece içtiğimiz boktan niye satmıyoruz, hı? | Open Subtitles | لماذا لا نبيع هذا الشيء الذي شربناه بالأمس؟ |
Bu, bizim düğünümüzde içtiğimiz şarap. | Open Subtitles | من أين هي؟ إنه النبيذ الذي شربناه في زواجنا |
Biliyor musun, çok komik birşey oldu, içtiğimiz kokonat süt, sanki mayalanmış alkollü gibiydi. | Open Subtitles | أتعلم ، أظن أن هناك شيئاً غريبا في حليب جوز الهند الذي شربناه كأنه متخمرماً أو شيئاً من هذا القبيل |
Singapur'da içtiklerimiz gibi değil. | Open Subtitles | ليس مثل الطعم مثل الذي شربناه في سنغافورة. |
Biz Marsilya'da içtiklerimiz bu iğrenç karışıma benzemiyor. | Open Subtitles | ليس كذاك الشراب البشع الذي شربناه في (مرسيليا). |
Eğer kör olsaydım, dün gece içtiğimiz şeyden dolayı olurdu. | Open Subtitles | فسيكون مما شربناه الليلة الماضية |