Alkolle alakalı olmadığını öğrenince baş dönmelerinin sebebini merak ettim. | Open Subtitles | شعرت بالفضول حول نوبات الدوخة لأنها لم تكن متعلقة بالكحول |
Şu karşıda oturuyorum ve seni bir kaç kez buralarda gördüm, ve merak ettim. | Open Subtitles | أنا أسكن بالقرب من هنا ولقد رأيتك هنا عدة مرات, لقد شعرت بالفضول |
- Ben de merak ettim. - Neyi? | Open Subtitles | ـ لذا، شعرت بالفضول ـ حول ماذا؟ |
Sadece merak ettim o kadar. | Open Subtitles | شعرت بالفضول وحسب، ليس إلا. |
O zaman öyleydi. Belki Sadece merak ediyorum. | Open Subtitles | لم أكن أبحث عنه حينها، ربما شعرت بالفضول. |
Ve merak ettim. | Open Subtitles | و بعدها شعرت بالفضول. |
Sadece merak ettim. | Open Subtitles | شعرت بالفضول فحسب |
Bilmiyorum, merak ettim. | Open Subtitles | لا اعلم , شعرت بالفضول |
Onu davet etmişsin de, merak ettim sadece. | Open Subtitles | لقد دعوته لذا شعرت بالفضول |
Fakat merak ettim ve gidip bilişim sistemlerinden sorumlu kişilerle konuşmaya ve yeni sisteme geçmelerine neyin sebep olduğunu öğrenmeye karar verdim. Bana üniversitenin Üniversiteler Birliği'ne üye olduğunu ve üyelik şartlarından birinin, bazı yeni gereksinimlere uyumlu, güçlü şifrelerimizin olmasını gerektirdiğini ve bu gereksinimlerin şifrelerimizin daha entropik olması anlamına geldiğini söylediler. | TED | لكنني شعرت بالفضول وقررت التحدث إلى الأشخاص المسؤولين عن أنظمة حواسيبنا ومعرفة ما دفعهم لتقديم هذه السياسة الجديدة فقالوا إن الجامعة قد انضمت إلى اتحاد الجامعات وأحد شروط العضوية هو أن علينا امتلاك كلمات مرور أقوى تتوافق مع بعض الشروط الجديدة وهذه الشروط هي أن تكون كلمات المرور الخاصة بنا أكثر عشوائية |
....merak.. ....ettim Vay! | Open Subtitles | شعرت بالفضول |
Sadece doku laboratuarı kesin olarak bilebilir. Ama sen gittikten sonra, merak ettim ve... | Open Subtitles | شعرت بالفضول و |
merak ettim. | Open Subtitles | شعرت بالفضول |
Bilirsin, Sadece merak ettin. | Open Subtitles | شعرت بالفضول فحسب |