Kitaplarımdaki karakterler için gereksinim duyduğum şey de budur: tutkulu bir yürek. | TED | وذلك كل ما أحتاجه للشخصيات في كتبي قلب شغوف. |
Hastaların bu kadar tutkulu bir doktora sahip oldukları için çok şanslı. İnandığı şeyden taviz vermeyen biri. | Open Subtitles | مريضتك مجظوظة أن طبيبها شغوف هكذا يدافع عم يؤمن به |
Yabancı bir aksanı olan ve onu egzotik mekânlara kaçıran ve tutkulu ve gördüğüm en şirin ufacık gamzeleri olan... | Open Subtitles | لديه لهجة أجنبية و يأخذها إلى أماكن رائعة و هو شغوف |
Kar amacı gütmeyen ve tutkuyla bağlı olduğum bir organizasyonu var. | Open Subtitles | إنه يدير منظمة غير مبنية على الربح أنا شغوف جداً جداً بها |
Şimdi pes edemezsin. İşini tutkuyla yapıyor o. | Open Subtitles | لا يمكنك التخلي عنه الآن إنه شغوف بما يقوم به |
Çok tutkuluydu. | Open Subtitles | كان شغوف بما يفعل |
Fotoğraf konusunda tutkuluyum kız arkadaşıma tutkuluyum. | Open Subtitles | أنا شغوف بالتصوير الفوتوغرافي شغوف بصديقتي |
İnanılmazsın, şefkatli, büyük kalbi olan birisin. Kim tutkulu bir şey yapsa, sende yapıyorsun. | Open Subtitles | انت رجل رائع ومُحب وقلبك كبير وانت شغوف بشأن كل شيئ يفعله |
Online bir çöpçatanlık firmasında çalışıyor ve başkalarının mutluluğu bulmasını sağlama konusunda tutkulu. | Open Subtitles | يعمل في شركة مواعدة على الإنترنت، شغوف في مساعدة الآخرين، لوجود السعادة. |
Arkadaşlık sitesindeki profiliniz "tutkulu ayı aşk arıyor" olunca birçok ters geri dönüş alabiliyorsunuz. | Open Subtitles | عندما تقول صفحتك على الإنترنات ″دبّ شغوف يبحث عن الحبّ″ تحصل على إستجابات مروّعة كثيرة |
Böylesine güçlü ve tutkulu bir erkeği eş olarak elde ettiğiniz için tebrik ederim. | Open Subtitles | دعيني أهنئكِ لأنكِ حصلتِ على رجل .شغوف وقوي كزوج |
Ne kadar tutkulu olduğunu görmek ve kokusunu almak kolay. | Open Subtitles | يسهل التعرف عليه واشتمام رائحته وأنت شغوف جدًا |
Bu günlerde tutkulu bir adam bulmanın ne kadar zor olduğunu biliyor musun dostum? | Open Subtitles | ياصاح, هل تعرف مدى صعوبة إيجاد شخص شغوف مثل هذا الشخص هذه الايام... لا وجود لهم بعد الآن |
Duyarlı, zeki, iyi yetişmiş, düşünceli, tutkulu, çekici olduğum kadar yakışıklı ve tahtın varisi değil miyim? | Open Subtitles | هو ألست انا حساس، ذكي شغوف... ساحر، رآئع .. ووريث العرش؟ |
Her ikisi de tutkulu bir aşığı ya da aynı derecede tutkulu bir kinciyi terk edilişinin etkisiyle kimsesiz ve perişan bırakır. | Open Subtitles | كلاهما يترك عاشق شغوف أو كاره ليس أقل شغفاً بائس ومُدمر من الانقطاع " عن الشخص محل عاطفته |
Yillardir bu cins şiddetin engellenemez olmadığına, öğrenilen ve öğrenildiyse tersinin de öğrenenileceği ve önlenebilir bir şey olduğuna dair bazen başkalarını inandıramasam da tutkulu bir inancım oldu. | TED | و طوال هذا السنين كلها كان لدي ايمان شغوف و في بعض الاحيان غير شائع بأن هذا العنف ليس بالامر المحتوم بل أنه مكتسب , و اذا كان بالفعل مكتسبا يمكن منعه و التخلص منه . |
Öğretmeyi seviyordu. Yaptığı şeyi tutkuyla yapıyordu. | Open Subtitles | كان يهوى التعليم شغوف جداً بما يزاول |
O işini tutkuyla yapıyor evet, ama o 10 numara biri. | Open Subtitles | انه شغوف بعمله لكنه مثير بدرجة 10 |
İşine tutkuyla bağlı olmalı. | Open Subtitles | لابد أنه شغوف بعمله |
Fazla tutkuluydu. | Open Subtitles | شغوف للغايه |
Torunlarıma tapıyorum. (Gülüşmeler) ve küresel pazarda anlamlı bir şeyler yapmaya tutkuluyum. | TED | أنا أعشق أحفادي... (ضحك) ولكني أيضاً شغوف حول القيام بشيء ذي معنى في السوق العالمية. |