dudakları dolgun fakat biçimli inciden daha beyaz dişlere açılıyor. | Open Subtitles | شفاهها ممتلئة وبصورة جميلة جدا أسنانها أشد بياضا من اللوز |
dudakları oynuyordu ama duyamadım. | Open Subtitles | شفاهها كانت تتحرّك، لكنّي لا أستطيع أن أسمع. |
Kahince söylerim yaraların önünde, o yaralar ki sessiz birer ağız gibi açıp yakut dudaklarını biraz ses, biraz söz dileniyorlar benden derim ki lanet yağacak dört bir yanına insanların kardeş kavgaları, azgın iç savaşlar saracak İtalya'nın dört bir yanını. | Open Subtitles | سأتنبّأ الآن وأنا أرى جراحك.. الشبيهة بأفواه صامتة، لكن شفاهها الحمراء كالياقوت تتفتح.. طالبة مني الكلام.. |
Gözlerini dudaklarını, bacaklarını... | Open Subtitles | وعيونها... شفاهها, قدماها, يا إلهي تلك الأقدام. |
Yinede... Binadaki yangını söndürüyorsun ama onun ateşli dudaklarına karşı koyamıyor musun? | Open Subtitles | مع ذلك، تستطيع إخماد بناية تحترق لكن لا يمكنك الابتعاد عن شفاهها الساخنة ؟ |
Gabrielle Solis, aynanın karşısında... dudaklarına, isteksizce son rötuşları yapıyordu... | Open Subtitles | تضع اللمسات الأخيرة بهدوء على شفاهها |
Ama burnunun çok büyük olduğunu, söyledikleri zamanlardan bahsetti dudaklarının çok dolgun ve teninin çok koyu olduğunu. | Open Subtitles | ولكنها أخبرتني عن أزمنةٍ كان الناس يعلقّون فيها على حجم أنفها وأن شفاهها مكتنزة للغاية وأنها بشرتها شديدة السواد. |
Dudaklarında senin dölün vardı. Onu öpemezdim. | Open Subtitles | كانت تحمل نطفك على شفاهها |
Adamın salonunda, kadının rujunu bulduk. | Open Subtitles | لذا أصدرت مذكرة للبحث في منزله وجدنا أحمر شفاهها في غرفة معيشته |
...dudakları ve kulakları kesilmiş, gözleri çıkarılmış, ...ve ağzının içi boşaltılmış. | Open Subtitles | شفاهها, اذنيها, وععيونها تمت ازالتهما وتجويف الفم قد أفرغ |
Doğru, dudakları çatlarsa bu oldukça kötü olurdu. | Open Subtitles | حقا، مع بلسمِ الشفةَ إذا تلقت صربة في شفاهها. والذي يمكن أن يتصدع بشكل سيء جدا |
dudakları kesilmiş. Büyük ihtimalle senin tarafından. | Open Subtitles | . لقد تم قطع شفاهها , ربما يكون هذا من عملك |
Hayatını, dudaklarını. | Open Subtitles | . حياتها و شفاهها |
dudaklarını kımıldatmadan konuşuyor. | Open Subtitles | إنها تتحدث بدون تحريك شفاهها |
dudaklarını eritir. | Open Subtitles | تذوب في شفاهها |
Leyla da, kendinden geçerek onun dudaklarına yapıştı. | Open Subtitles | (إبتسامة قصيرة لعبت على فمّ ( طالة بشكل غير واعي لعقت شفاهها |
Amının dudaklarına piercing yaptırmış. | Open Subtitles | ـ لأن شفاهها مثقوبة |
- İyi de dudaklarının hareket ettiğini görebiliyorum. | Open Subtitles | -لكنني أرى شفاهها تتحرّك |
dudaklarının titrediğini... | Open Subtitles | إرتعدت شفاهها |
Siz de bu arada karınızın telefonunu ve yeni rujunu aldınız. | Open Subtitles | هذا عندما اقترضت هاتف زوجتك، وأحمر شفاهها الجديد تماماً. |