Örneğimizde: küçük metal parçasını oluşturan trilyonlarca atomun hepsi duruyor ve aynı zamanda bu atomlar yukarı ve aşağı hareket ediyorlar. | TED | من جهة .. هناك ترليون ذرة قد شكلت الجسيم المعدني هذا وهي ثابتة ولكن في نفس الوقت هذه الذرات تتحرك الى الاعلى والاسفل |
Parçacık hızlandırıcıları kullanarak, yıldızlarda altını oluşturan karmaşık nükleer tepkimeleri taklit edebiliriz; | TED | باستخدام مسرعات الجسيمات نستطيع محاكاة التفاعلات النووية المعقدة التي شكلت الذهب في النجوم. |
Göl oluştuğundan beri meydana gelen birçok püskürme ortadaki bu adayı oluşturdu. | Open Subtitles | منذ إنشاء البحيرة، سلسلة اضافية من الانفجارات شكلت الجزيرة التي في الوسط |
Gemi bizler için bir tehlike oluşturursa, bu tehlikeyi ortadan kaldırmamız gerekir. | Open Subtitles | اذا شكلت السفينة تهديد الينا فيجب ان يتم ازالته |
Anne ve babamın Tanrı'yı merhametli ve hayırlı bir arkadaş ve sağlayıcı olarak görmeleri dünyaya bakışımı şekillendirdi. | TED | و كانت معرفة والديّ عن الله بأنه صديق رحيم و نافع ومعطاء، قد شكلت طريقي في النظر للعالم. |
Onunla ilgilenmezseniz, kendinizi, onun hayatını şekillendiren durumları düşünmek için gereken manevi yükümlülüğe sahipmiş gibi görmek zorunda olmazsınız. | TED | وإذا كنتم لا تهتمون به، لا ينبغي عليكم أن تشعروا بوجود التزام أخلاقي للتفكير حول الظروف التي شكلت حياته. |
Büyük Set Resifi esasen Avustralya'nın kuzey doğu sahili boyunca, 2000 kilometre uzanan bir set oluşturmuş 2000 ayrı resiften meydana gelir. | Open Subtitles | هي في الحقيقة ألفين شعبة منفصلةُ شكلت مانع بامتداد اكثر من الف ميل على طول ساحلِ أستراليا الشمالي الشرقي. |
Bu örnekte okyanus tabanını oluşturan kaya tarafından taşınmıştır. | Open Subtitles | ، في هذه الحالة تم جذبه لأسفل في الصخور التي شكلت قشرة المحيط ذاتها |
Bu arada güneşin gezegenler öncesi diskini oluşturan maddeler tamamen kullanılarak diğer gezegenleri ve ayları oluşturdular. | Open Subtitles | أيضا، واستقرت أخيرا محتويات قرص الشمس ، بعد أن شكلت الكواكب والأقمار الأخرى |
Waitt, bu bölgenin volkanik kanalları oluşturan büyük sel sularının geçiş yolu üzerinde olduğunu fark etti. | Open Subtitles | يعتقد (ويت) أن هذه المنطقة كانت في طريق سيول المياه العارمة التي شكلت القنوات الجافة. |
-Rüzgar çalışır durumdaki geçitten esti. -Ve bir kum fırtınası oluşturdu. | Open Subtitles | لقد جاءت الريح عبر بوابة النجوم و شكلت عاصفة رملية |
Romanlardaki hareketler beyninde bir şablon oluşturdu. | Open Subtitles | آليات هذه الروايات قد شكلت قالبا في عقلك |
Ama bizi biz yapan her şey, bizdeki her atom, halihazırda sayısız sayıda farklı şeyler oluşturdu ve oluşturmaya devam edecek. | TED | لكن كل شيء يكوننا، كل ذرة فينا، قد شكلت ما لا يعد ولا يحصى من الأشياء المختلفة وستستمر في إنشاء ما لا يعد ولا يحصى من الأشياء الجديدة. |
Nükleer füzeleri var. Gemi bizler için bir tehlike oluşturursa, bu tehlikeyi ortadan kaldırmamız gerekir. | Open Subtitles | اذا شكلت السفينة تهديد لنا , فيجب ان يتم ازالته |
Bu yüzden Roma, iç bölgelerini iştahına göre şekillendirdi. | TED | لذا فإن روما شكلت مناطقها النائية عن طريق شهيتها للطعام |
1.Dünya Savaşı 20nci yüzyılı şekillendirdi. | Open Subtitles | شكلت الحرب العالمية الأولى القرن العشرين |
Daha çok, daha sonra evreni galaksi ve galaksi kümelerine evirecek devasa yığınlar şekillendirdi. | Open Subtitles | بدلا من ذلك، شكلت كتل واسعة التي من شأنها أن تتطور إلى المجرات وعناقيد المجرات التي تشكل الكون اليوم. |
Başkalarının vermiş olduğu benim de içselleştirdiğim cevapları dönüştürmeye çalışıyordum. Tekerlekli sandalye kullanmaya başladığımdan beri kimliğimi şekillendiren kalıpları umulmayan görüntüler yaratarak dönüştürmeye çalışıyordum. | TED | كنت أعمل على تحويل تلك الانطباعات الداخلية، أحول الأفكار المسبقة التي شكلت هويتي عندما بدأت باستخدام الكرسي المتحرك عن طريق خلق صور غير متوقعة. |
Diğer bir ihtimal ise kültürümüzü şekillendiren sosyal dönüşümlerin aynı şekilde insanın düşünce kodlarını da değiştirmiş olmasıdır. | TED | احتمال آخر هو أن التحولات الاجتماعية والتي شكلت ثقافتنا قامت أيضاً بتغيير الأعمدة الهيكلية للفكر الإنساني. |
Bu medeniyeti şekillendiren bu bereketli nehirlerdi ama Çinliler bu nehirlerin bir ejderha tarafından oluşturulup kontrol edildiğine inanırlardı. | Open Subtitles | الأنهار الخصبة لربما شكّلت هذه الحضارة، لكن الصينيين إعتقدوا الأنهار شكلت وتحت سيطرة التنين. |
Taşın içindeki mikroskobik tanecikler koruyucu bir tabaka oluşturmuş, bu da bedenlerinizle birleşmiş. | Open Subtitles | الحبيبات المايكروسكوبية للحجر شكلت غطاءا واقيا |