Pekala. Bir dahaki sefere hepinizi görmek için sabırsızlanıyorum | Open Subtitles | حسناً ، اتحرق شوقاً حتى أراكم في المره المقبله |
Onca acı ve kızgınlığın içinde iyi bir neden varsa öğrenmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | حسناً، لو أن هناك سبب لكل هذا الألم والتأزم، أتحرق شوقاً لمعرفته |
Kore'de savaş kahramanı oldu ve annem resimleri görmek için sabırsızlanıyor. | Open Subtitles | كان بطلاً أثناء الحرب الكورية وأمي تتحرى شوقاً لرؤيتها |
Bu konuda konuşmaya can atıyordum zaten. Tek yaptığımız öpüşmekti. | Open Subtitles | حسناً، هذا عظيم، لقد كنت أتحرق شوقاً للتحدث عن هذا |
Kabalık etme. Bu iki aşk böceğinin nasıl tanıştığını dinlemeye ölüyorum. | Open Subtitles | لا تكن أحمق ،أنا أتحرق شوقاً لأعرف كيف تقابلا ؟ |
Biliyorum. Arkadaşlarımla tanışmanı istiyordum ben de. | Open Subtitles | اعلم ، كنت اتحرق شوقاً لأجعلكِ تلتقين بصديقاتي |
Dışarı çıkmak için şanslarını denediler. | Open Subtitles | وأن يتحرق شوقاً للخروج |
Şirketin büyümeye devam etsin inşallah ve ben de bize ibadet etmek için katılacağın günü dört gözle bekliyorum. | Open Subtitles | ادعو أن تستمر شراكتنا بالإزدهار وأتطلع شوقاً نحو اليوم الذي تنضم إلينا في العبادة |
Geri dönmen için sabırsızlanıyordum. | Open Subtitles | تحرّقت شوقاً لعودتك |
Evet, bunu nasıl yapacağını görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أجل , أتحرق شوقاً لأرى كيف سوف تسير الامور هناك |
Ona bir doz ilaç verip, kendini beğenmiş büzük bir kadının sümüklü böcek salamurası gibi oluşunu izlemek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أتحرّق شوقاً لأسقيه مِن كأسه المر. ومشاهدة ذبلان ريائه البهي كالسبيكة في الملح. |
Koridorda yürüyüşünü görmek için sabırsızlanıyorum. | Open Subtitles | أطوق شوقاً لكي أراكِ تمشين على هذا الممر |
Sürekli üzerinde çalışıyormuşsun ve eminim herkes okumak için sabırsızlanıyor. | Open Subtitles | الشائعات انتشرت حول كتابتك لسيرتك... وجميع الذين أعرفهم يتحرقون شوقاً حتى يقرؤوها |
O da sabırsızlanıyor, merak etme. | Open Subtitles | و هو أيضاً يتحرق شوقاً لمقابلتك |
Şu an ofisimde kendisi, ve sizinle tanışmak için sabırsızlanıyor. | Open Subtitles | إنها في كتبي وتطوق شوقاً لمقابلتك |
İçeri gel. İçeride biri seninle tanışmaya can atıyor. | Open Subtitles | يكفي هذا، تعالى إلى الداخل، هناك شخص يتحرق شوقاً لرؤيتك |
Tekrara bir kadınla beraber olabilmek için hapishaneden çıkmaya can atıyor. | Open Subtitles | إنّه يتحرق شوقاً للخروج من السجن وليعود للعيش مع فتاته |
Tamam baba. Seni görmek için ölüyorum baba. | Open Subtitles | كم انت عظيم يا ابي,كنت اتحرق شوقاً لرؤيتك ايضاً |
Çocuklarla Singin' in the Rain söylemek, ne kadar harika olduğunu göstermek için ölüyorum ama demode olduğunu inanıyorlar. | Open Subtitles | لقد كنت اتحرّق شوقاً لآداء "الغناء في المطر" مع الطلاب , لأريهم كم هي رائعة لكنهم مقتنعين أنها قديمة |
Çünkü sana söylemeyi çok istiyordum. | Open Subtitles | لأنى كنتُ أتحرق شوقاً لأخبركَ بها |
Bunu ne zamandır yapmak istiyordum, bilemezsiniz. | Open Subtitles | لا تعلمون كم انتظرت شوقاً لأفعل ذلك |
Dışarı çıkmak için şanslarını denediler. | Open Subtitles | وأن يتحرق شوقاً للخروج |
- Evet, dört gözle bekliyorum. | Open Subtitles | سأبعث لك برسالة - أجل، أتحرق شوقاً لذلك - |
Susmak için sabırsızlanıyordum. | Open Subtitles | كنت أتحرق شوقاً لأصمت. |
Bu krepi yediğin andaki surat ifadeni çok merak ediyorum. | Open Subtitles | إني اتحرق شوقاً لأرى التعبير على وجهك عندما تأكل هذه |