Adam 4 yıl sonra komadan çıktı ve karısına ilk söylediği şey "Tüm söylediklerini duydum, senden ayrılacağım" oldu. | Open Subtitles | أستيقظ بعد أربع سنوات وأول شيء قاله لزوجته سمعت كل شيء وأنا ممزق |
Doktorun hastaneden çıkarken ilk söylediği şey kendine dikkat etmen gerektiğiydi. | Open Subtitles | أول شيء قاله الطبيب بعد خروجك من المستشفى أن تهوني على نفسك |
Çünkü bize en son söylediği şey eski dostun Carl Porter'la burada görüşeceğiydi. | Open Subtitles | لأن آخر شيء .قاله لنا هو انه عنده اجتماع مع كارل بورتر |
Ama tam uykuya dalarken... annemlerin söylediği bir şey beni düşünceye daldırdı. | Open Subtitles | لكن بينما أخذت أغرق في النوم دفعني شيء قاله والداي إلى التفكير |
Böyle anlarda... babamın söylediği bir şey gelir hep aklıma. | Open Subtitles | أتعلم في أحيان كهذا عندما أفكر في شيء قاله لي أبي قال : |
Senin hakkında söyledikleri de doğruymuş. Bunu unutma. | Open Subtitles | كلّ شيء قاله عنك صحيح أيضاً، لا تنسَ ذلك. |
Hayır, Vahşi Bill'in bana bir gece söylediği birşey. | Open Subtitles | لا ، إنه شيء قاله لي بيل المتوحش فيليلةمن الليالي. |
Pablo'nun onu öldürdükleri gece söylediği şey. | Open Subtitles | آخر شيء قاله تلك الليلة قبل أن يٌقتل |
Kapıdan içeri daldı ve ilk söylediği şey, "yeri öpün, sakın bakmayın" oldu. | Open Subtitles | انه اندفع من خلال الباب وأول شيء قاله "قال "قبل الارض "ولا تنظر لفوق" |
Beni işe aldığında ilk söylediği şey şuydu "Camlar sana emanet birader." | Open Subtitles | أول شيء قاله"بوب"حين وظفني, "عليك تنظيف النافذة يا أخي." |
İyi de son söylediği şey, "Seni bir daha görecek olursam ölürsün!" olmamış mıydı? | Open Subtitles | أجل، لكن أليس آخر شيء قاله لك... "إن رأيتك ثانية أبدا، فأنت ميت"؟ |
Ve bana son söylediği şey Emily Thorne iddia ettiği kişi değil idi. | Open Subtitles | (وآخر شيء قاله أن (إيملي ثورن ليست كما تدّعي |
Çünkü bize ilk söylediği şey şuydu;, | Open Subtitles | الآن، أول شيء قاله لنا كان |
İz demişken aklıma başkanın söylediği bir şey geldi. | Open Subtitles | بما أنك ذكرت موضوع الأثر، خطر ببالي شيء قاله الرئيس |
Marcus'un Leon Walker davasına Bakan savcı yardımcısına olan hisselerini itiraf ederken söylediği bir şey aklıma takıldı. | Open Subtitles | لذ، لقد كنت افكر في شيء قاله ماركوس عندما اعترف لي بمشاعره عن المدعيه العامه في قضية ليون ووكر. |
Felicity, Kullens olayını bana, John'un ona söylediği bir şey yüzünden anlattı. | Open Subtitles | قالت لي فليستي بشأن أمر كولن بسبب شيء قاله جون لها |
Ama Oscar Wilde'ın, kuzularla kurtları kıyasladığında söylediği bir şey aklıma geldi. | Open Subtitles | و لكنك قمت بتذكيري شيء "قاله "أوسكار وايلد عندما قام بمقارنة الخرفان بالذئاب |
Ekibim üzerinde çalışıyor ama şu ana dek söyledikleri kanıtlarla uyuşuyor. | Open Subtitles | فريقي يعمل على الأمر يا سيدي لكن حتى الآن كل شيء قاله يتطابق مع الدليل الشرعي الذي تم أخذه من مسرح الجريمة |
İçeride söyledikleri davada geçerli olamaz. | Open Subtitles | ولا اي شيء قاله هناك مقبول في المحاكمة |
Brandon'un söylediği birşey yüzünden. | Open Subtitles | بسبب شيء قاله (براندن) |