Yas tuttuğumuz sırada bizi dış dünyadan ayırması için veya öyle bir şey işte. | Open Subtitles | يساعدوننا بالإبتعاد عن العالمِ أثناء الحِدادِ أَو شيء مثل ذلك |
Neden öyle bir şey yaptığını ancak Tanrı bilir ama ama bir şeyden eminim, başka yolu yoktu. | Open Subtitles | فقط الإله يعلم لماذا هي قد تفعل شيء مثل ذلك لكني أعرف شيئا واحداً وهو مأكد ان ليس هنالك مهرب |
Parayı geri iade ettim ve olaydaki rolümü itiraf ettim, ama sonunda FBI benim gibi birinin Böyle bir şey başaramayacağımı düşündü. | Open Subtitles | اعدت المال ، وأعترفت بدوري لكن في النهاية رجال ال اف بي آي قرروا بأن شخصاً مثلي ان يسحب شيء مثل ذلك |
32 yıl önce de, 19 yıl önce de Böyle bir şey yaşandıysa bu iki olay arasındaki süre içinde ve sonrasında başka suçlar işlediğine eminim. | Open Subtitles | إذا حدث شيء مثل ذلك منذ 32 عاما و17 عاما فأنا واثقة أنّه ارتكب جرائم أخرى في أثناء وبعد ذلك الوقت |
böyle bir şeyi bana söyleyerek bitmek bilmeyen küfür döngüsünü uzatmaktan başka bir şey yapmadığının farkındasın, değil mi? | Open Subtitles | أنت تدرك بقولك شيء مثل ذلك لي.. فإنك فقط تواصل الدورة اللامنتهية من التعسّف؟ |
böyle bir şeyi izlemek için 50 istiridye verirdim. | Open Subtitles | سأدفع 50 رخوية مقابل مشاهدة شيء مثل ذلك مجددا. |
Ukalalık ya da Onun gibi bir şey yapmaya çalışmadım. | Open Subtitles | أنا لا أحاول أن أكون شخص ذكي أ, شيء مثل ذلك |
birisi,Nashville'e gitmek veya Onun gibi birşey için kasayı mı deşiyordu? | Open Subtitles | شخص ما كان يأخذ من درج النقود إلى, لنقل, يستعد لإنتقال كبير إلى "ناشفيل" أو شيء مثل ذلك ؟ |
Tesisimiz, Jim'in orada olduğu zamanlardaki gibi değil. | Open Subtitles | حسنا، منشأتنا هو شيء مثل ذلك كان عندما كان جيم هناك. |
Kardeşimden asla öyle bir şey istemem. | Open Subtitles | ما كنت أبدا لأطلب من شقيقي فعل شيء مثل ذلك |
Hiçbir şey, öyle bir şey olmadı... ama güzeldi. | Open Subtitles | لا شيء، لا شيء مثل ذلك... لكنّهكانلطيفاً |
öyle bir şey yazmayacağını biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنك لن تقومي أبدا بكتابة شيء مثل ذلك". |
Hayatımda hiç öyle bir şey görmedim. | Open Subtitles | إنني لم أر أبدا أي شيء مثل ذلك. |
Hayatım boyunca hiç Böyle bir şey yapmadığımı bilmeni istiyorum. | Open Subtitles | لم أفعل أبداً أبداً أية شيء مثل ذلك في حياتي كلها. |
Hayır, kız kardeşime... Böyle bir şey yapmadım. | Open Subtitles | لا.لا,لم أفعل أبداً أي شيء مثل ذلك لأختي,لا |
Daha önce Böyle bir şey görmedim. Aralarından iki tanesi durup dururken birbirlerini öldürdüler. | Open Subtitles | لم أرى شيء مثل ذلك , إثنان من الأشخاص يقوموا بقتل بعضهم |
Evet. Sanırım daha önce böyle bir şeyi yaşamadım. | Open Subtitles | صحيح ، أظن أنّني لم أحظ أبداً بأي شيء مثل ذلك |
böyle bir şeyi daha önce hiç görmedim; ama tüm güvenlik duvarlarını yakmayı başarıyor. | Open Subtitles | لم أشاهد أي شيء مثل ذلك من قبل |
Onun gibi bir şey. | Open Subtitles | أوه، شيء مثل ذلك |
Onun gibi bir şey. | Open Subtitles | أجل, شيء مثل ذلك |
Onun gibi birşey. | Open Subtitles | شيء مثل ذلك |
Okula ilk dönüşün gibi değildir... gökten düşen bir işi kabul etsem mi diye düşünmek gibi değil. | Open Subtitles | ليس مثل اول يوم رجوع لك. مثل، في اتخاذ عمل فارغ او شيء مثل ذلك. |