Bu yüzden bu şey cezpettiği her şeyin şeklini alabilir. | Open Subtitles | هذا الشيء قَادر أن يتحمل شكل من أي شيء يقوم بإمتصاصه؟ |
İşteyken hiçbir şeyin dikkatini dağıtmasını istemiyorum. | Open Subtitles | و الآن هذا عملي و عندما يتعلق الأمر بعملي لا أحب أي شيء يقوم بالتشويش |
Kişinin, yaptığı her şeyin içindeki duygu ya da fikirlerden kaynaklandığını düşünme eğilimi vardır. | Open Subtitles | هنالك ميل للاعتقاد بأن كل شيء يقوم به الإنسان إنما هو نابع من المشاعر أو الأفكار الموجودة فيه |
Yapılacak en iyi şeyin yetkililerle kendi isteğiyle konuşmak olduğunu ona anlatabildim ve bunu kabul etti. | Open Subtitles | تحدثت عليه وأعتقد أني أثّرت عليه و أن أفضل شيء يقوم به هو الحضور هنا و التحدث مع السلطات بنفسه |
Tek farklılık üçüncü yılınızda artık hiçbir şeyin sizi şaşırtmaması. | Open Subtitles | لكن حقاً, الفرق الوحيد هو أنه بحلول" "السنة الثالثة, لا شيء يقوم بمفاجأتك |
Evet, bu şu an alışılmışın dışında görülebilir ama Shawn'ın yaptığı her şeyin oldukça mantıklı bir açıklaması vardır. | Open Subtitles | ربُّما الأمر غير تقليدي في الوقت الحالي لكن هناك دائمـًا تفسير منطقي لكل شيء يقوم (شـون) بعمله |