Sanırım anlamaya çalışacağımız ilk şey ayrımcılığın sosyal bir yapı olduğudur. | TED | حسناً، أعتقد أن أول شيء يمكننا أن نحاول فعله هو فهم أن التمييز هو بناء إجتماعي. |
O zaman neden işimize yarayabilecek bir şey vermiyorsun? | Open Subtitles | إذن لماذا لا تعطينا شيء يمكننا أن نستعمله؟ |
Bu olayların olması için yapabileceğimiz bir şey var mı? | Open Subtitles | هل يوجد شيء يمكننا أن نقوم بفعله لجعل هذه الأشياء تحدث |
Lütfen Max, eğer yapabileceğimiz herhangi bir şey varsa- | Open Subtitles | إن كان هناك أيّ شيء يمكننا أن أعرف. لقد أعلمتُ أيضاً لقد حصلتُ على البطاقة ، أيضاً |
Sorun her şeyde. Bir şey olsa çözmeye çalışırsın. | Open Subtitles | انها كل شيء، إن كان هنالك شيء يمكننا أن نعول عليه، علينا أن نحاول الاصلاح |
Onu saracak bir şey bul, buradan çıkaralım. | Open Subtitles | أحضر بطانية أو أي شيء يمكننا أن نغطيه به. سنحمله من هنا. |
Eğer şehrinizin güvenliğini sağlamak için yapabileceğimiz bir şey var ise emrinizdeyiz. | Open Subtitles | إذا هناك أي شيء يمكننا أن نفعله لضمان الأمن لمدينتكم الرفيعة أذن نحن تحت تصرفكم |
Benim de, ama yapabileceğimiz hiç bir şey yok | Open Subtitles | أنا أيضاً، ولكن لا يوجد شيء يمكننا أن نفعل حيال ذلك |
Sizin için yapabileceğimiz bir şey var mı Bay Temple? | Open Subtitles | هل هنالك شيء يمكننا أن نفعله لك يا سيد (تيمبل)؟ |
Bu konuda bir şey yapılamaz mı? | Open Subtitles | وليس هناك شيء يمكننا أن نفعل حيال ذلك؟ |
Ve eğer öğrenebileceğimiz şey psikolojik düzeydeyse, bunu demir ve elektrikle, hele ki fiziksel şiddetle hiç öğrenemeyiz. | Open Subtitles | واذا كان هناك شيء يمكننا أن نتعلم منه على المستوى النفسي، فلن تكون عن طريق الصلب أو الكهرباء، أقل من الانتهاكات النفسيه. |
Biz ya yapabileceğimiz bir şey gerçekten yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيء يمكننا . أن نفعله نحن أيضاً |
Her zaman yapabileceğin bir şey vardır. | Open Subtitles | هناك دائماً شيء يمكننا أن نفعله |
Onun için artık bir şey yapamayız. | Open Subtitles | لا يوجد شيء يمكننا أن نفعلهُ لهم الآن. |
Bu arada senin için yapabileceğimiz bir şey varsa... | Open Subtitles | و في أثناء ذلك, إن كان هناك أي شيء يمكننا أن نفعله لدعمك... |
Eğer bir şey olmazsa biz devam ederiz, ha? | Open Subtitles | فإن لم يحدث له شيء يمكننا أن نتابع |
Konuklar olarak bizim yardım edebileceğimiz bir şey var mı? | Open Subtitles | هل هناك شيء يمكننا أن نساعد به كضيوف ؟ |
Bu tıpkı İsa, Musa ve Muhammed'in bir araya gelip şöyle demesi gibi, ''Hey çocuklar, bakın bu hepimizin inanabileceği bir şey.'' | TED | وهذا مثل أن يأتي الأنبياء عيسى وموسى ومحمد جميعاً ويقولون، "يا شباب ... هذا شيء يمكننا أن نؤمن به جميعاً." |
Ama Leo yardımcı olmak için yapabileceği hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لكن لا يوجد شيء يمكننا (أن نفعله لمساعدة (ليو |
Ben sadece bunu ikimizin yapabileceği bir şey olduğunu düşünmüştüm, Bo ve Kenzi kurtarma ekibi, bilirsin. | Open Subtitles | حسنا، لقد اعتقدت أنه شيء يمكننا أن نفعله معا، (بو) و(كينزي) للإنقاذ، تعرفي؟ |