İnternette bilmeniz gerekeceğini düşündüğüm şeyler buldum. | Open Subtitles | لقد وجدت شيئاً على الشبكة يجب أن تكوني على علم به |
İnternette bilmeniz gerekeceğini düşündüğüm şeyler buldum. | Open Subtitles | لقد وجدت شيئاً على الشبكة لابد أن تعرفيه |
Ama umarım, bilimin hiç bir zaman bir şeyi kesin olarak sonsuza kadar kanıtlamadığını anlıyorsunuzdur. | TED | ولكن أتمنى منكم إدراك أن العلم لا يثبت شيئاً على الإطلاق نهائياً وإلى الأبد. |
Uçağımın bir şeyini bozduysan, uçağımın bir şeyi bozulduysa... | Open Subtitles | وإذا كسرت شيئاً على طائرتى إذا كسرت أى شىء |
Ama artık, evrim çizelgesinde daha yukarıdaki bir şeye benziyorsun. | Open Subtitles | لكنك تشبه شيئاً على طول بعد المخطط التطوري |
Ne zaman bir şeye ihtiyacın olursa, ama her ne olursa... | Open Subtitles | اي وقتِ تحتاجين اي شيء اي شيئاً على الاطلاق |
Yani yapabileceğin tek şeyin bana hiçbir şey söylememek olduğunu mu düşündün? | Open Subtitles | إذن ، إعتقدتَ أنّه يمكنكَ المضيّ قدماً ولا تخبرني شيئاً على الإطلاق؟ |
Bir şey müesseseden diyorsam, o zaman servis yaptığın kişiye hiçbir şey söyleme. | Open Subtitles | ..إن قلتُ أن شيئاً على حساب المحل فلا تنبسي ببنت شفة لمن تخدمينهم |
İnternette bilmeniz gerekeceğini düşündüğüm şeyler buldum. | Open Subtitles | لقد وجدت شيئاً على الشبكة يجب أن تكوني على علم به |
Lütfen, tahtaya bir şeyi bin kere yazdırın. | Open Subtitles | أرجوك دعيني أكتب شيئاً على اللوح لألف مرة |
Gemiye anlamadığımız bir şeyi getirdik. | Open Subtitles | لقد أحضرنا شيئاً على متن السفينة لم نكن نفهمه |
Belki bir şeyi yanlış duydun ya da konuşmamızın sadece bir kısmını duydun ve-ve yanlış anladın. | Open Subtitles | لعلّكِ فهمتِ شيئاً على نحو خاطيء أو سمعتِ جزءً من المُحادثة فحسب و أساءتِ فهم الأمر |
Kıçımı bir hizaya soktum ve yaptığım bir şeye borçlandım. | Open Subtitles | وقد وضعتُ نفسي بخطر وأنا أدينهُ شيئاً على ما قمتُ بفعله. |
Yolda bir şeye çarptım. Jimmy sana anlatır. | Open Subtitles | صدمت شيئاً على الطريق جيمي سيخبرك |
Affedersiniz. Pardon, internetten bir şeye bakmam lazım. | Open Subtitles | اريد ان ارى شيئاً على الانترنت |
Ev babası olmakla alakalı her şeyi bildiğimi zannediyordum ve aslında hiçbir şey bilmiyormuşum. | TED | كنت أحسب أنني أعرف كل شيء حول كونك والدًا مقيم في البيت، وفي الواقع، لم أكن أعلم شيئاً على الإطلاق. |
Eğer hiçbir şey bulamazsak uzun zaman önce orada bulunan ağaçların odunlarını ya da tohumlarını görmek için müzelere gidiyoruz. | TED | وإذا لم نجد شيئاً على الإطلاق، نذهب إلى المتاحف لنرى بذور أو خشب الأشجار الموجودة هناك منذ زمن طويل. |
Doğruyu söyleyim, hiçbir şey hatırlayamıyorum. | Open Subtitles | لاكن صادقاً انا لم اتذكر شيئاً على الاطلاق |