Bir annenin kendi çocuğuna karşı dürüst olması gerekmez mi? | Open Subtitles | أليس من الواجب أن تكون الام صادقة مع أبنها الوحيد؟ |
Tatlım, ihtiyacın olan bana karşı dürüst olmaya başlamak ve kendine de. | Open Subtitles | عزيزتي , الشيء الذي تحتاجينه هو ان تكوني صادقة معي ومع نفسك |
Böyle bir ortamda, suçlu, belki de ilk kez kurbanı duygu, düşünce ve gerçek duygusal tepkiye sahip gerçek bir insan gibi görebilir. | TED | وفي مثل هكذا وضع، يمكن للجناة رؤية، ربما لأول مرة، الضحية كشخص حقيقي أمامهم في موقف تسيطر عليه الأفكار والمشاعر واستجابة عاطفية صادقة. |
O sana tüm yazdıklarımı okurdu, bu yüzden daima samimi olamadım. | Open Subtitles | كانت تقرأ كل رسائلي إليك، لذا لم يمكنني أن أكون صادقة في الكثير من الأحيان |
Kimsenin dedikleri umrunda değildi, bu işi gerçekten dürüstçe yapmıştı. | Open Subtitles | وقالت انها لم تكن مع رأي الآخرين. كان صادقة تماما. |
İfadenizin doğru ve dürüst olacağına dair tüm tanrılara yemin eder misiniz? | Open Subtitles | هل تقسمين بجميع الآلهة أن شهادتك وسوف تكون صحيحة و صادقة ؟ |
Ve bu yüzden, genelde oldukça etkileyici olan, dürüst, açık yürekli ve içten cevaplarla karşılaşıyorsunuz. | TED | وبسبب ذلك، تحصل في نهاية المطاف على ردود صادقة وصريحة جداً التي تكون في العادة شاعرية. |
Bu mühim ve gerçekten seninle açık sözlü bir konuşma yapmak istiyorum. | Open Subtitles | هذا هام للغاية ، و أود حقاً أن أخوض محادثة صادقة معك |
Sizlere karşı dürüst olmamak beni için için yiyip bitiriyordu. | Open Subtitles | إنه شعور يمزقني من الداخل ألا أكون صادقة معكم جميعًا |
Onlara karşı dürüst ol. Bu onları serbest bırakacaksa bile. | Open Subtitles | كوني صادقة معهم ، حتى لو عنى ذلك تركهم يرحلون |
Sorun değil. Bana karşı dürüst olduğu için çok sevindim. | Open Subtitles | أنه لا بأس , أنا سعيدة لأنها كانت صادقة معي |
gerçek şu ki bizim dürüst kalmamızı sağladılar. | TED | والحقيقة هي أنهم حافظوا على صورة صادقة لنا. |
Yüzyıllar boyu dayatılan tarihlerden sonra gerçek bir Afrika sesi tesis etme meselesidir. | TED | بل أيضًا في بناء أصوات أفريقية صادقة بعد قرون مما فُرض عليها من التاريخ. |
Onun zayıf olduğunu düşünüyor. Kız korkuyor ve samimi. | Open Subtitles | تظن أن الرجل ضعيف إنها خائفة 0 أعتقد أنها صادقة |
Omuza yarı samimi bir dokunuşu garantileyen bir cevaptı. | Open Subtitles | هذه دعابة تستحق تربيتة شبه صادقة على الكتف |
Olumsuz konuşmayı sevmem ama o kadın hayatında dürüstçe tek kelime etmemiştir. | Open Subtitles | لا أريد التحدث بسلبية لكن هذه المرأة لم تتفوه بحياتها بكلمة صادقة. |
Hayatım boyunca bana kabakuvvetle de olsa dürüstçe doğruları aktaran ve yol gösteren çok insanla karşılaştım. | TED | خلال مسيرتي قابلت العديد من الناس الذين أمدوني بملاحظات صادقة دونما مجاملة، نصح وارشاد. |
Bana kim olduğumu sorduklarını hatırlıyorum. Bir cevabım yoktu. En azından hakikatin peşinden koşan erkeklerle dolu bir odada, hiçbir cevap doğru hissettirmedi. | TED | أتذكر أنني سُئلت من أنا، ولم يكن لدي إجابة، على الأقل ليست التي شعرت أنها صادقة في غرفة مليئة برجالٍ يسعون إلى الحقيقة. |
Hiç kimse de bunun gerçek olup olmadığını, sen içten misin yoksa yapmacık mısın diye sormaz. | Open Subtitles | ولن يسألك أحد أكانت هذه الاستجابة صادقة أم مفتعلة أكانت حقيقية أم مزيفة |
açık konuşabilir miyim, Aksak, Gelfling* ve genç Burt Reynolds? | Open Subtitles | هل يمكن أن أكون صادقة معكم المتعثر رينولد بورت الصغير |
En azından sana karşı dürüstüm. | Open Subtitles | لكن اللعنه, أريد أن أعطى لكلينا الفرصة على الأقل أنا صادقة معك |
Seni sevdim. dürüstsün. Böyle kız arkadaşım olmamıştı hiç. | Open Subtitles | لقد أحببتك, إنك صادقة ليس لدي صديقات مثلك |
doğruyu söylemem gereken bir şey de şu ki, ben seni incittim, Dan. | Open Subtitles | الشئ الرهيب فى ان اكون صادقة هو انى سوف اجرحك انت يا دان |
Neyse, ajansa bu konu hakkında bir şey söylemezsem memnun olacağını söyledi çünkü güvenilir olmadıklarını düşünmelerini istemiyormuş. | Open Subtitles | لذا قالت أنها ستكون ممتنة جداً إن لم أخبر الوكالة، لأنها لم ترد لهم أن يعتقدوا أنها غير صادقة |
Kız arkadaşın kendi yatağında rahat bir şekilde uyuyarak sana sadık kaldı. | Open Subtitles | ،صديقتك ظلّت صادقة معك سمحَت لك أن تنام هنيء البال في سريرها |
Catherine ne çok güzel ne de çok akıllı ve dürüsttür. | Open Subtitles | إنها ليست جميلة بشكل استثنائي ولا ذكية ولا صادقة لكنها امرأة حقيقية |
Ve seninle dürüst olmak istiyorum çünkü sen benimle dürüsttün. | Open Subtitles | وأردت أن أكون صادقة معك لأنك كنت صادقاً معي |
Ben bir tanığım, ve tanık olarak verdiğim ifademin dürüst ve sansürsüz olmasını istiyorum. | TED | أنا شاهد، وأريد أن تكون شهادتي صادقة وغير خاضعة للرقابة. |