"صالحي" - Traduction Arabe en Turc

• lehime
• işime
• yararıma
• Salehi
• iyi olduğunu

Bakın, zaman lehime işlemiyor ama zorunda olmadan bir an bile ayrılma niyetinde değilim.
إسمع، أعرف بأن الوقت ليس من صالحي لكني لا أنوي الخروج ولو للحظة قبل الوقت المحدد لي

Hayır. Seçim benim lehime sonuçlandı.
لم يحدث، بالنهاية جاءت نتيجة التصويت في صالحي.

Yani, aslına bakarsan, bugün burada yarışmak benim lehime.
لذا , في الحقيقة. إنه من صالحي أن أسابق اليوم.

Belki de bu parti işime yarayabilir.
رفاقي, جديا, مأدبة الشواء تلك .قد تكون في صالحي

Beni tanıyacaklardır. Sanırım bunu kendi yararıma kullanabilirim.
جميعهم يتذكرونني , اعتقد بأنه يمكنني . جعل هذا الشئ في صالحي

A'la Pour Salehi! Eşyalarını topla ve ofise gel.
(علو صالحي) أحضر أشيائك و توجه إلى المكتب

Yerel kumandanlarla dostça ilişkiler kurmanın iş için iyi olduğunu öğrendim.
وجدت أنّ من صالحي كونّي ودودة مع القـّادة المحليين.

Ben de terazinin dengesini benim lehime değiştiren ne olursa desteklerim. İşte ben buna yatırım yaparım.
وكل ما يجعل الموازين تميل في صالحي أستثمر به

Ayrıca, kocam ev işi çok yapar ve yaşamı boyunca bir daha asla bir romantik komedi filmini memnuniyetle izlemez. Benim lehime işleyen bütün bunlar var.
وايضاً ,زوجي يقوم بالكثير في انحاء المنزل وبسعادة لن يُشاهد اي فلم كوميدي عاطفي طوال ما تبقى من حياته وكان لدي تلك الاشياء في صالحي

Biri benim için lehime çalışıyor.
حيث تصبُ الإحتمالات كلها في صالحي

Beklentilerini düşük tutman, benim lehime olan bir şey.
توقعات منخفضة هذا في صالحي

Küçük çekici lehime bir karar için vurdu.
وضرب قليلا مطرقة في صالحي.

Uygunsuz davranmayı ve işime engel olanlara zarar vermeyi iyi bilen biri olarak, tehlikeliye itiraz edemem.
كقدرتي على عدم الراحة وأحداث ضرر الدين على الذين يتصرفون ضد صالحي

Benim de işime geldi.
ربّما كان هذا في صالحي.

"Masuka'yı meşgul edecek her şey benim yararıma."
"أيّ شيء أستطيع فعله لأثقل كاهل (ماسوكا) هو في صالحي"

Nasıl benim yararıma olabilir ki?
كيف يكون هذا من صالحي ؟

A'la Pour Salehi!
(علو صالحي)

Bir şey kesin ki, benim için neyin iyi olduğunu hiç bilemedim.
.... حسنًا،شيء واحد بالتأكيد أنا لم أعرف ما في صالحي قط

Benim için neyin iyi olduğunu bildiğin falan yok.
أنت لا تعرف شيئاً عما في صالحي