1633 yılında Kilise sonunda Galileo'ya olan sabrını da yitirdi. | Open Subtitles | فى عام 1633 فقدت الكنيسة صبرها أخيراً مع جاليليو أيضاً |
Bu mahkeme, sizin saçma davranışlarınıza karşı olan sabrını yeterince gösterdi. | Open Subtitles | لقد فقدت هذه المحكمة صبرها بسبب التصرفات السخيفة |
Lütfen sabrını kaybedip bina içinde ateş etmeye başlamadan önce onunla konuşabilir misin? | Open Subtitles | أرجوك، تحدَّث معها قبل أن تفقد صبرها و تتبادل إطلاق النار من داخل المبنى |
Ben de arada sabrı tükenen 35 yaşında normal bir anneyim. | Open Subtitles | وأنا أمّ طبيعية في الـ35 من العمر تفتقد صبرها |
Timsahlar sabırlı olmaya alışkın. Fakat şimdi bizim de bu sabrı göstermemiz gerek. | Open Subtitles | ،عُرف عن التماسيح صبرها لكن علينا الآن أن نتحلّى بصبرها |
Ve herşeye rağmen tüm gereklilikleri kabul etti, 9 ay ve 2 hafta sonra, sabırlı olması gerekmiyordu. | Open Subtitles | ورغم أنّها وافقت على هذه المطالب بعد 9 أشهر وأسبوعان بدأ صبرها ينفذ |
Ve İsrailli baştan çıkarıcı kadın sabrını kaybediyor. | Open Subtitles | و الأنثى الاسرائيليه القاتله تفقد صبرها |
Yokluğum tüketmiş sabrını. | Open Subtitles | عدم صبرها على فراقي، وحزنها على أن (أوكتافيوس) الشاب.. |
Onun sabrını tüketiyorsun. | Open Subtitles | إنها تستنفذ صبرها من ناحيتك |
Ajan Simmons, Mary sabrını kaybediyor. | Open Subtitles | (العميل( سيمونز, (ماري) تفقد صبرها |
Tatlım, annenin sabrı taşmak üzere. | Open Subtitles | حبيبي، أمك على وشك أن تفقد صبرها |
Karısının onu beklediği yere. sabrı her geçen dakika tükenen karısının. | Open Subtitles | حيث زوجته تنتظره ويقل صبرها كل لحظه |
Genel Merkez'in sabrı tükeniyor. | Open Subtitles | الشرطة الداخلية بدأت تفقد صبرها |
Oscar canına tak etmiş gibi, ama sabrı hiç tükenmiyor. | Open Subtitles | (إنها حقاً مشغولةٌ بـ(أوسكار لكن صبرها لا ينفذ أبداً |