"صعيد" - Traduction Arabe en Turc

    • yandan
        
    • Yukarı
        
    • seviyede
        
    Diğer yandan ilişkimiz konusunda bir sorunun olduğunda benimle konuşmazsan seni terk edebilirim. Open Subtitles على صعيد آخر، ربّما أهجركَ إن لم تحدّثني عندما تواجه مشكلة تتعلّق بعلاقتنا
    Öte yandan elimizde silah var ve ne yaptığımızı bilmiyoruz bile. Open Subtitles وعلى صعيد آخر، نحمل البنادق ولا فكرة لدينا عمّا نفعله
    Diğer yandan, karındaki adenokarsinoma ağrıya, kabızlığa, beslenme eksikliliğine neden olurdu. Open Subtitles على صعيد آخر، السرطانة الغدّيّة للمعدة قد تُسبّب الألم والإمساك والعوز الغذائيّ الذي قد يُسبّب النوبات
    - Yukarı Doğu Yakası'ndan satın aldığı bu değil çünkü. Open Subtitles لأن ذلك ليس ما قام بشرائه على صعيد الجانب الشرقي
    Mükemmel. Yukarı batı yakası, ferah iki yatak odası iki banyo, şömine... Open Subtitles على صعيد الجانب الغربي غرفتيّ نوم واسعتين
    - Kayıp raporunda Yukarı doğu yakasındaki Chase Kız Lisesi'ne gittiği yazıyor. Open Subtitles حسنا، جاء في تقرير الأشخاص المفقودين أنها ذهب إلى مدرسة تشيس للبنات على صعيد الجانب الشرقي.
    7 yıldır üst düzey seviyede sahibelik yapıyorum. Open Subtitles لقد كنت عشيقة الدومينو على صعيد النخبة لسبعة سنين
    Diğer yandan, karındaki adenokarsinoma ağrıya, kabızlığa, beslenme eksikliliğine neden olurdu. Open Subtitles على صعيد آخر، السرطانة الغدّيّة للمعدة قد تُسبّب الألم والإمساك والعوز الغذائيّ الذي قد يُسبّب النوبات
    Öte yandan domuz kapağı daha kısa ömürlü bu yüzden 10 yıl içinde tekrar ameliyat gerektirir. Open Subtitles على صعيد آخر، صمام الخنزير يتآكل سريعاً لذا سيكون عليكِ الخضوع لجراحة قلبيّة مجدّداً خلال 10 سنوات
    Öte yandan amatörler, gevşeme eğilimindedirler. Open Subtitles المبتدؤون على صعيد آخر يقومون بالاسترخاء
    Öte yandan, mesafe az çok aşkımızı pekiştirdi çünkü işin içine uzaklık girince aşkımız çok uzun süre devam etti. Open Subtitles أعني, أن.. ولكن على صعيد آخر, فهذا يزيد من وتيرة مشاعرها لأن الشوق كان موجوداً
    Diğer yandan Shakespeare, Juliet'e şunları söyletti: ''İsmin nesi var ki? TED ولكن على صعيد آخر، قال شكسبير على لسان جوليت، "ما هو الاسم؟
    Öte yandan, ben... biraz daha tarafsızımdır. Open Subtitles أنا علي صعيد آخر أكثر بقليل غير متحيز
    Neden gidip mavi takımlı arkadaşlarınla Yukarı doğu yakasındaki oyun alanında oynamıyorsun? Open Subtitles يو، لماذا لا أنت و قليلا مجموعة الأزرق مان هنا تذهب تجد ملعب على صعيد الجانب الشرقي، حسنا؟
    ...Yukarı Batı Yakası'ndaki Batı tıbbına. Open Subtitles ... إلى الطب الغربي على صعيد الجانب الشرقي.
    Yukarı Darby'de Sal Rubenstone diye biri ile kavga etmiş. Open Subtitles هو كان يتشاجر مع رجل يدعى "سال روبنستون" في منزل في صعيد داربي.
    Yukarı Darby'den bir araba satıcısıyım sadece. Open Subtitles أنا بائع سيارات من "صعيد درابي".
    Hücresel seviyede kopyalara ayrılabildiğim için başkalarına dönüşebilirim. Open Subtitles طالما يمكنني شطر نفسي على صعيد خلويّ، فيمكنني التحوُّل لأناس عدّة.
    Her zaman ona bir şekilde bağlı olduğumu biliyordum sanki ilkel bir seviyede onun babası olduğumu biliyordum. Open Subtitles لطالما علمت أنّي مرتبط بها وكأنّما على صعيد غريزة أوّليّة علمت أنّي والدها.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus