Sıcakkanlılık, kıl yada kürk, akciğerleriyle nefes alma yetenekleri ve yavrularını sütle beslemek gibi. | TED | تتضمن الدم الدافئ، شعر الجسم أو الفراء، التنفس بواسطة الرئتين، وتغذية صغارهم بالحليب. |
Denizde besleniyorlardı ve artık yavrularını beslemek için koloniye geri dönmeye hazırlar. | Open Subtitles | يتغذى هؤلاء بالخارج على كائنات البحر وهم الان يستعدون ليشقوا طريقهم عائدين نحو المستعمرة لإطعام صغارهم |
Ancak yaklaşık 60,000 penguenin olduğu bu toplulukta, ebeveynlerin yavrularını bulmaları gerekiyor. | Open Subtitles | في هذا الملجأ , الذي يحوي 60 ألف بطريق يتعين على الآباء إيجاد صغارهم بطريقة ما |
Sanırım çocuklarını koşullandırmak ve sınamak için kullanmışlar. | Open Subtitles | بحسب ما فهمته، فقد استخدموه لتكييف واختبار صغارهم |
Bundan dolayı yoğun balık havuzunun yavruları için yeterli besini sağlamalarını beklerler. | TED | ويتوجب عليهم انتظار تتكون الأحواض التي تضم السمك ليتمكنوا من الحصول على الغذاء الكافي لتغذية صغارهم. |
Yaprak yiyenler sadece yavrularının yumurtadan çıkması için duruyorlardı. | Open Subtitles | توقف أكلوا الأوراق عن الرحلة ليفقس صغارهم |
Çoğu zaman bu engin topraklarda, yayılmış olan Moğol ceylanları yılda bir kez yavrulamak için bir araya gelirler. | Open Subtitles | لمُعظم الوقتِ هم متفرّقون خلال هذا المنظر الطبيعي الواسعِ لكن مرة كل سَنَة يَجيئونَ سوية لولادة صغارهم. |
Ama o buzlar artık olmadığından, yavrularına bakmak için yeni bir yer bulmalılar. | Open Subtitles | لكن بإنتهاء هذه الطبقة الآن ، فإنهم يحتاجون مكان جديد للأنتقال إليه و ليرضعوا صغارهم. |
Donanımlı askerler, yürüyüş kolunun her iki tarafını da savunarak âciz yavrularını taşımakta olan işçi karıncaları koruyor. | Open Subtitles | جنود مسلحين بقوة يحرسون جوانب الطابور عندما يتحرك يحمون العمال الذين يحملون صغارهم الضعيفة |
Çünkü yükseklerde yumurta ve yavrularını yiyecek avcı, daha azdır. | Open Subtitles | فيالأعليهنا، يوجد القليل من المفترسين ليأكلوا بيضهم و صغارهم. |
Yırtıcılar da yavrularını açık otlakta yetiştirirken zorlanıyorlar. | Open Subtitles | يُواجهُ المفترسونُ صعوبة أيضاً في رَفْع صغارهم على الأرض المعشبةِ المفتوحةِ. |
Buraya tabiatın kendilerine sunduğu bahar yiyeceklerinden faydalanmak ve yavrularını büyütmek için geliyorlar. | Open Subtitles | لقد أتوا لكي يكونوا طعام الربيع القصير و لكي يضعوا صغارهم ايضاً |
Ancak balık stoklarının azalmasından dolayı iki ebeveyn de sık sık aynı anda avlanmaya çıkarak yavrularını korumasız bırakıyorlar. | Open Subtitles | لكن مخزون السمك المتناقض يتطلب الصيد من الأبوين معاً، مخلّفين صغارهم دون حراسة، |
İlkbaharda yumurtlamak ve yavrularını büyütmek için buraya gelirler. | Open Subtitles | كل ربيع، يجنحون إلى الشاطىء لوضع بيوضهم وتربية صغارهم |
İlkbaharda yumurtlamak ve yavrularını büyütmek için buraya gelirler. | Open Subtitles | كل ربيع، يجنحون إلى الشاطىء لوضع بيوضهم وتربية صغارهم |
Ama diğerlerine göre, anne ve baba her gece birkaç çocuklarını yiyerek hayatta kalırlar. | Open Subtitles | لكن آخرون يظنون الأم و الأب يعيشون ببساطة بأكل بعض صغارهم كل ليلة |
Herkes ebeveynlerin çocuklarını koşulsuz sevdiklerini düşünür, ama hep buna benzer davalar üzerinde çalıştık. | Open Subtitles | أعني، يظن الجميع ،أن الوالدين يحبون صغارهم دون شروط ولكنّا مررنا بحالات كتلك |
Rusların, geride kalan Alman kadınlarını ağaca bağladıklarını önlerine bir haç dikip çocuklarını onlara çivilediklerini söylüyorlardı. | Open Subtitles | -وقالوا أن الروس يربطون النساء الألمانيات اللاتي يبقين إلى الأشجار -ويضعون صلبان خشبية أمامهم.. -ثم يثبتون صغارهم فيها بالمسامير |
Balık hasatları iyiyken aç olan yavruları doyurmak için koloniye dönerler. | Open Subtitles | ،باتّخام حوصلاتهم بالسمك فإنهم يعودون للمستعمرة لإطعام صغارهم الجائعة |
Yunuslar yavrularının sütten kesilmesi için avlanmaya mecburdur. | Open Subtitles | تعتمد الدلافين على الصيد السهل أثناء التهافت ليفطمو صغارهم |
Göçmenler, kısa süren yaz bereketini değerlendirmek ve yavrulamak için gelirler. | Open Subtitles | لقد أتوا ليستفيدوا بأقصي قدر ممكن من الدفقة القصيرة من الطعام... و ينتجوا صغارهم... . |
yavrularına iyi bir başlangıç yaratabilmek için büyük risklere giren çalışkan ebeveynleri tarafından büyütülecekler. | Open Subtitles | ليُربيه آباءٌ كادحون خاضوا مجازفاتٍ عظيمة ليمنحوا صغارهم بدايةً حسنة |