Çocukluğumuzda ki küçük hayali arkadaşımız. | Open Subtitles | لقد كانت صديقتنا الوهمية عندما كُنّا صِغار |
Çok yakında yardım edeceğin bu küçük işler kalmayacak. | Open Subtitles | قريباً جداً أنت لَنْ يَكونَ عِنْدَكَ رجال صِغار ليساعدونك |
Aşağı baktı ben ve küçük arabaları ve insanları gördü ve ben tek başımaydım, orada olduğumu bilen kimse yoktu. | Open Subtitles | نظرتُ للأسفل, لكل السيارات والناس وهم صِغار -وكنتُ لوحدي ولا أحد يعلم أني هناك |
Genç erkeklerle düşüp kalkar oldu. | Open Subtitles | بدأت فى الخروج مع شبابٍ صِغار. |
Kaldıysa bile güçsüz, Genç insanlar vardır. | Open Subtitles | وإن بقَت فهم على الأرجح صِغار وضعفاء. |
Liliputlar. Güliver'in Maceraları'ndaki küçük insanlar gibi. | Open Subtitles | الأقزام، مثل صِغار البنية في كتاب رحلات (جوليفر). |
küçük konsey toplantısı vardı. | Open Subtitles | لقاء مستشارين صِغار. |
Biz küçük kızlarız! | Open Subtitles | إننا بناتٌ صِغار! |
küçük olanlar tabii ki. | Open Subtitles | {\pos(190,220)} صِغار الحجم بالطبع. |
2 küçük çocuk. | Open Subtitles | طفلان صِغار. |
Genç olsaydık bunlar doğru olabilirdi. | Open Subtitles | قد تكون هذه الحالة عندما كنا صِغار |
İkinizde yeterince Genç ve sağlıklı görünüyorsunuz. | Open Subtitles | حسنًا، تبدوان صِغار وبصحة جيدة كفايةً |
Çocuk, Genç, yaşlı Noel'in tadı aynı | Open Subtitles | تنوّمالأطفال صِغار و كِبار |
Genç yaşta ölmeyiz. | Open Subtitles | فلا نموتُ صِغار السن |