Eğer üzerinde Christine Stanford'un kanı varsa- - Torbaya koy. | Open Subtitles | إذا كان دم كريستين على هذا الوشاح ضعه في الحقيبة |
Eve döndüğünde, onu Mason'ın eşyalarıyla birlikte daha iyi bir tabuta koy. | Open Subtitles | وعندما تصل الى البيت ضعه في تابوت جيد وكفن لائق |
al ve onun bulamayacağı bir yere koy. | Open Subtitles | حسنا ًخذيه ضعه في مكان ما آمن حيث لا يجده |
Onu Megatünel'e geri götürün. Ön sıraya koyun. | Open Subtitles | خذه الي النفق العظيم ضعه في الخط الامامي |
Onu uzaklaştırman gerek. Arka tarafa getir. Bir garaja sok. | Open Subtitles | عليك أن تخرجه أحضره من الخلف و ضعه في المرآب |
Arabaya bindir hemen! | Open Subtitles | أغلق فاهك ضعه في السيارة حالاً |
Onları hemen çantama koy! Geri götüreceğim. Neden? | Open Subtitles | ضعه في حقيبتي الأن وفوراً سأقوم بإعادتها |
Buzdolabındaki tabağı al ve fırına koy. | Open Subtitles | خُذ طبق والدك من الثلاجة الآن و ضعه في الفرن |
Telefonu yere koy ama açık bırak, tamam mı? | Open Subtitles | حسناً، فقط ضعه في الأسفل ولكن دعه مفتوحاً، حسناً؟ |
Şunun bağrışmasını durdur. Onu o şeyin içine koy. | Open Subtitles | أجعل يتوقف عن ذلك الصراخ ضعه في ذلك الشئ |
Bana dağlardan gelen bir süt getir ve biberona koy. | Open Subtitles | اعطني اللبن المثير ضعه في الفنجان الصغير |
Onu tehlikeli bir ortamın kenarına koy tehlikenin tam göbeğine gideceğine emin olabilirsin. | Open Subtitles | ضعه في أي مكان بالقرب من وضعٍ خطير ويمكنك أن تكون متأكدا تماماً سيذهب مباشرة نحوه |
Doğramadan önce buzluğa koy, ağlamazsın. | Open Subtitles | ضعه في الفريزر قبل أن تضعف وسوف لن تجعلك تبكي |
Poşete koy, etiketle ve laboratuara gönder. | Open Subtitles | ضعه في كيس ، وعلِّم عليه ، وأرساله إلى المختبر |
O ocağı 16-B'den al ve 17-B'ye koy. | Open Subtitles | خذ الفرن من الشقة 16ب و ضعه في الشقة 17ب |
Onu nezarete koyun. Bir kaç saat sonra, tekrar arasın. | Open Subtitles | ضعه في الحجز، و بعد بضعة ساعات، دعه يقم بإتصال آخر |
Şimdi onu bronz sektöre koyun. | Open Subtitles | مضحك جدّاً، والآن ضعه في القسم البرونزي. |
Onu yüksek güvenlikli gerbil kafesine koyun! | Open Subtitles | ضعه في زنزانه الجربوع الشديده الحمايه. |
Şimdi onu cebine sok, ama yarısı dışarıda kalsın, ...ve sana her laf atan adama da silahını çıkarma. | Open Subtitles | ضعه في جيبك واترك الزناد إلى الأسفل دائما لكن لا تلوح به في وجه أي رجل يطلب كأسا من الشراب |
"İster vajinama sok, ister kıçıma. Fark etmez." | Open Subtitles | ضعه في عضوي الأنثوي أو في مؤخرتي، أنا لا اهتم |
Paul, onu taksiye bindir. | Open Subtitles | بول ضعه في سيارة الأجرة. |