Omuriliği sağlam. Omurga kırığı ya da omuriliğe baskı yok. | Open Subtitles | العمود الفقري نظيف لا كسور أو ضغط على الحبل الشوكي |
Ayağını yere bastığı an, ayak topuğuna neden bir baskı algılayıcısı koymuyoruz diye düşündüm. | TED | في اللحظة التي وضع فيها قدمه على الأرض، فكرت، لماذا لا أضع مستشعر ضغط على كعب رجله؟ |
Tetiği çeken oydu. Bir türlü de unutamadı, değil mi? | Open Subtitles | لقد ضغط على الزناد فعلاً، ولم يستطع نسيان الأمر، صحيح؟ |
Tetiği çeken adamı, bu gün mahkeme salonunda görüyor musun? | Open Subtitles | هل ترى الرجل الذي ضغط على الزناد في قاعة المحكمة اليوم؟ |
Galiba başka bir numara aramaya çalışmış. Tuşlara rastgele basmış. | Open Subtitles | أفترض أنه كان يحاول طلب رقم آخر لكنه ضغط على أرقام عشوائية |
Alarmı ben çaldım. | Open Subtitles | أنا من ضغط على الجرس -أنت من فعل ذلك؟ |
Linda'ylayken baskı yok. Onunla sohbet etmeye çalışmıyorum. | Open Subtitles | لكن لا يوجد اى ضغط على ليندا انا احاول ان افتعل ذلك معها |
Çok genç yaşta evlendim, yani, demek istediğim, onlar bana baskı yapmıyordu, toplum yapıyordu baskıyı... | Open Subtitles | تزوجت وأنا صغيرة جدا، أنا أعنى أنهم لم يكونوا يضغطون على المجتمع هو من ضغط على |
Fuller halkı baskı altında tutmak almak için bazı Iraklılara ordu malı silahları verdi. | Open Subtitles | وضع فولر بعض الأسلحة المصادرة على العراقيين و ضغط على الأخرين ليتكتموا على الأمر و لكنه مازال يملك ذريعة |
Büyük olasılıkla 96 çift Z'leri göğsüne baskı yapıp onu boğuyor. | Open Subtitles | 96من الوحدة المغناطيسية المزدوجة على الأرجح تشكل ضغط على صدره و تسبب له الإختناق |
Sıradan çiftçilere organiğe yönelmeleri konusunda baskı yapıyordu. | Open Subtitles | لقد ضغط على المزارعيين التقليديين ليحوّلوا إلى مزارع عضويّة |
Hindistan takımına ilk dakikadan itibaren baskı yapılıyor... | Open Subtitles | من الدقيقة الاولى هناك ضغط على الفريق الهندى |
Tetiği çeken bir insan mıydı sence? | Open Subtitles | هل تعتقد أن إنسان هو الذي ضغط على الزناد؟ |
Neden tetiği çeken kişiyi bulduğun için mutlu olmuyorsun? | Open Subtitles | لما لا تكتفين بحسب بالرجل الذى ضغط على الزناد؟ |
Parmağım tetikteydi ama parmağımı çeken Sancho oldu. | Open Subtitles | أنا ضغطت الزناد لكن "سانشو" ضغط على إصبعي |
Silahı sen çekmedin, ama çeken kadar suçlusun. | Open Subtitles | -بل جعلتها تقتل . قد لا تكون من ضغط على الزناد، ولكنّك مُذنب كالقاتل. |
Hayır, o şu an hastanede. Birisi "Terörle Mücadele"nin düğmesine basmış. | Open Subtitles | لا هو في المستشفى أحدهم ضغط على زر الأمن القومي |
Bana sorarsan senin düğmene çok kez basmış sanırım. | Open Subtitles | بقد ضغط على الزر أكثر منك بكثير اذا سألتني |
Hatta biri asansördeki tüm tuşlara basmış. | Open Subtitles | و من الواضح ان احدهم ضغط على كل الأزرار في المصعد |
Alarmı kim kapattı? | Open Subtitles | مَن ضغط على زر الغفوة؟ |
- Kim Alarmı kapattı? | Open Subtitles | ـ مَن ضغط على زر الغفوة؟ |
-Kim Alarmı çaldırdı? -Stone. | Open Subtitles | من ضغط على جرس الإنذار ؟ |