Geçen yıl okul zamanında, onu işteyken ziyaret etmeye gittiğimde onu mezun öğrencilerinden biriyle yakaladım. | Open Subtitles | نهاية الفصل السابق، عندما ذهبت لزيارته للمدرسة دخلت عليه ورأيته مع احدى طالباته الخريجات |
Bazan, öğrencilerinden biriymişim gibi hissettirirdi. | Open Subtitles | فى بعض الأحيان, كنت أشعر كأنى واحدة من طالباته |
Kız öğrencileriyle sıkı fıkıymış, öğrencilerinden biri de o. | Open Subtitles | والبروفيسور جيرالد سلون ودي بشكل خاص مع طالباته |
Uyandırıp konuşturun, konuşmak istemezse... ..kız öğrencileriyle yaptıkları burada, sevgili karısına gösterirsin. | Open Subtitles | أوقظه وهزه إنه لا يريد أن يتكلّم ها هو ما فعله مع طالباته إعرضهم على زوجته |
Evet, bir yıl kadar önce bir öğrencisiyle ilişkisi olmuştu. | Open Subtitles | مع إحدى طالباته السنة الماضية للسخرية , حجة غيابه كانت وجوده مع طالبة أخرى |
Eski öğrencilerinden biriyle evlenmiş. | Open Subtitles | أعني ، لقد كان يكذب علينا منذ اليوم الأول إنهُ متزوج من إحدى طالباته |
İngilizce öğretmeni, hani senin şu mükemmel sandığın öğrencilerinden biriyle ilişkisi var. | Open Subtitles | أستاذ اللغة الإنجليزية؟ الشخص الذي تعتقدين أنه رائع للغاية لديه علاقة مع إحدى طالباته |
İki yıl önce iyi öğrencilerinden birini okuldan atmak zorunda kalmış. | Open Subtitles | قبل عامين اضطر لطرد واحدة من أفضل طالباته |
Senin şu aptal aksan yöntemini kullanarak öğrencilerinden birine asılan bendim. | Open Subtitles | لقد تحرشت بطالبة من طالباته بأستخدام نمطك للهجتك الغبية |
Geçen yıl okul zamanında, onu işteyken ziyaret etmeye gittiğimde onu mezun öğrencilerinden biriyle yakaladım. | Open Subtitles | نهاية الفصل السابق، عندما ذهبت لزيارته للمدرسة دخلت عليه ورأيته مع احدى طالباته الخريجات |
-Kıyafeti değil sorun öğrencilerinden biri. | Open Subtitles | شاهدتها عند فصله إنها إحدى طالباته |
öğrencilerinden biriyle bir ilişki yaşıyormuş. | Open Subtitles | لديه علاقه مع أحدى طالباته. |
Bir gün öğrendim ki, öğrencileriyle yatıyormuş, yıkıldım, neden benimle yatmıyordu ki? | Open Subtitles | ثم اكتشفت ذات يوم أنه كان يعاشر طالباته فانصدمت لماذا لم أكن واحدة منهن؟ |
Ardından polis bana onun, yıllardır öğrencileriyle yattığını söyledi. | Open Subtitles | ولكن بعد ذلك الشرطة أخبرتني بأنه كان يدخل في علاقة مع طالباته كثيراً |
Boşanmış ve muhtemelen öğrencileriyle yatıyor. | Open Subtitles | -في نيويورك، مطلق... على الأغلب لأنه كان يعاشر طالباته. |
Emily, onlar evlilik yıldönümlerini unuttukları için değil babası öğrencisiyle yattığı için kavga ettiler. | Open Subtitles | ايميلي" ، هم لم يغضبوا من بعضهم" لأن والدها نسي عبد زواجهما بل لأنه قد اقام علاقة مع احدي طالباته |