Gözetim altında olduğun sürece tek başına yapmaya hazır olduğunu da. | Open Subtitles | كنت جاهزة لتنفيذ واحدة طالما انك تحت الاشراف |
Ve benimle olduğun sürece, sen de öylesin. | Open Subtitles | و طالما انك معي فإنك أيضاً هدف |
Benim kızım olduğun sürece, beni ilgilendirir. | Open Subtitles | طالما انك إبنتي فهي من مسؤوليتي |
Kızımı mutlu ettiğin sürece, buradaki işine devam edebilirsin. | Open Subtitles | طالما انك تجعل ابنتي سعيدة تستطيع الإبقاء على عملك هنا |
Bence genç silahın gelecek vadediyor. Tabii sen Henry'nin iyi oynayacağını ve dostlarının kim olduğunu bildiğini garanti ettiğin sürece. | Open Subtitles | اعتقد ان سلاحك لديه مستقبل طالما انك ستضمن انه سيلعب في صفنا |
- Yeter ki sen öyle olmamı umma. | Open Subtitles | فقط طالما انك لا تأمل |
Onlara olanlara kızgın kalacağınıza söz verdiğiniz sürece. | Open Subtitles | طالما انك تعدني ان تكون غاضبا مما حصل لهن |
Bana yalan söylemediğin sürece ne olursa olsun sana yardım ederim demiştim. | Open Subtitles | قلتُ انني ساساعدك في اي شئ طالما انك لا تكذب علي |
Beni etkiledin. Bundan memnun olduğun sürece. | Open Subtitles | لقد ابهرنى, طالما انك راضية |
Benimle olduğun sürece korkmana gerek yok. | Open Subtitles | طالما انك معي لاتقلق ابدا |
Benimle olduğun sürece her şeyle ilgileneceğim. | Open Subtitles | طالما انك معي فسأهتم بكل شيء |
Bunun ilişkimizi daha da hızlandıracağını kabul ettiğin sürece. | Open Subtitles | طالما انك تعلم ان هذا يعجل بعلاقتنا اكثر بوتيرة سريعة و بشكل غير طبيعي. |
Eğer istediğin buysa git ayaklarına yana yakıla kapan ama gelişimini sürdürmeye devam ettiğin sürece tabii. | Open Subtitles | اذهب واوقعها في الحب ان كان ذلك ماتشعر به - طالما انك تتقدم في حياتك الى الأمام |
Bak, bunu söylemekten nefret ediyorum ama sanırım kendin olmaya devam ettiğin sürece hayat sonu gelmeyen bir "ait olmama" durumu olacak. | Open Subtitles | انظر أكره قول ذلك ولكنني اعتقد طالما انك تستمر كما أنت حياتك ستصبح سلسله ثابته من (لا أنتمي) |
Kanada'da insanlar arkadaşça yaklaştıkça onlara bir sigara ya da çörek verdiğiniz sürece nereli olduğunuzu umursamazlar. | Open Subtitles | في كندا لا يهتم الناس من أين أنت طالما انك مسالم وتقرضهم سجائر أو توزع دونات |
Bana yalan söylemediğin sürece sana her konuda yardım edeceğimi söyledim. | Open Subtitles | لقد وعدت باني ساساعدك طالما انك لن تكذب علي |