Yasal olduğu sürece, ona yardım için her şeye açıktım. | Open Subtitles | طالما هو قانوني، أنا كنت منفتح إلى أيّ شئ يساعده. |
Bir işbirliği önermeyeceğim. Komuta onda olduğu sürece. | Open Subtitles | أنا لن أوصي بالتحالف ليس طالما هو المسؤول |
O hayatta olduğu sürece hep arkamızı kontrol edeceğiz. | Open Subtitles | نحن سَنَستمرُّ بالنَظْر على أكتافِنا طالما هو حيُّ. |
Sindirimi kolay olduktan sonra ne istersen yiyebilirsin, derler. | Open Subtitles | وأن بإمكانك تناول ما شئت طالما هو سهل الهضم |
Bak, iki şekilde de, o buralarda olduğu müddetçe onu buradan sağ çıkaramayız. | Open Subtitles | انظر، على اية حال، لن نستطيع اخراجها من هنا حية طالما هو بالجوار |
Dairenin içinde kaldığı sürece, bariyeri kaldıracak enerjiyi elde edebilirim. | Open Subtitles | طالما هو باقي بداخل الدائرة أستطيع توجيه الطاقة التي أحتاجها لتحطيم الحاجز |
Onların elinde olduğu sürece, hala bir sorumluluk demektir. Başka seçeneğimiz yok. | Open Subtitles | طالما هو في أيديهم فهو عائق ليس أمامنا خيار |
Uzun olduğu sürece nasıl olduğu sorun değil! | Open Subtitles | لا يهمني كيف يبدو شكله .طالما هو طويل القامة |
Salt caz olduğu sürece istediğimiz şeyi istediğimiz zaman nasıl istersek çalacağız. | Open Subtitles | سنعزف ما نشاء، ومتى شئنا وأيًّا كان ما أردنا، طالما هو موسيقى جاز خالصة. |
Ama dünyanın her yerindeki o küçük siyah kutular olduğu sürece ona dokunamazlar. | Open Subtitles | ولكن طالما هو يمتلك تلك الصناديق السوداء في كل مكان |
hapishanede olduğu sürece, parası güvende değildi. | Open Subtitles | طالما هو قيد الحبس، فإنّ ذلك المال عُرضة للخطر. |
Yüzbaşı Tietjens görevde olduğu sürece onu rahatsız etmek istemiyorum. | Open Subtitles | , أنا لا أريد أن أقاطع النقيب تيجنز عندما هو في الواجب طالما هو بخير |
O bileklik üzerinde olduğu sürece bunu hiç bilemeyeceğiz. | Open Subtitles | طالما هو يرتدي مُراقب الكاحل، لن نعرف أبداً |
Bu adam zirvede olduğu sürece herkesin amına koyabilirdi. | Open Subtitles | هذا الرجل كان يسمسر على اي شخص, طالما هو يعتلي القمه. |
O hayatta olduğu sürece Ariadne'nin duyguları senin değil onunla olacak. | Open Subtitles | طالما هو علي قيد الحياة، مشاعر "آريادن" ستكون تجاهه وليس تجاهك |
O hayatınızda olduğu sürece, her zaman bir şeyleri düzeltmek için vakit vardır. | Open Subtitles | طالما هو في حياتك فهناكَ دائماً مُتّسعٌ من الوقت لتصحيح الأمر |
Sindirimi kolay olduktan sonra ne istersen yiyebilirsin, derler. | Open Subtitles | وأن بإمكانك تناول ما شئت طالما هو سهل الهضم |
Üçüncü dünya ülkesi olduktan sonra nereli olduğunun önemi yok. | Open Subtitles | طالما هو بلد من العالم الثالث أنا لا أمانع من أين هى |
Burada olduğu müddetçe güvendedir. Onu çıkartamayız. | Open Subtitles | و طالما هو هنا، فهو بأمان لا يمكنك أن تُطلِق سراحه |
Sistematik olduğu müddetçe düşüncelerini bir dereceye kadar tutarlı halde tutabilecektir. | Open Subtitles | طالما هو قادر على المنهجة سيظل قادر على التفكير بشكل منظم نسبيا |
Yırtık açık kaldığı sürece ışıkta yürüyen, nefes alan ve yetişen her şeyin düşmanı Yeraltı Dünyası'nın Gardiyanı'nı kölelerini, yaşayan her şeyi öldürmesi için göndermekten alıkoymanın hiçbir yolu yoktur. | Open Subtitles | طالما هو مفتوح، محال أن نمنع حارس العالم السفلي العدو الكبر لهؤلاء الذين يسيرون ويتنفسون وينمون في الضوء من إرسال أتباعه لجلب الموت لكل كائن حي |
Dışarıda bir yerlerde olduğunu bildikçe ne hayatımı ne de Carly ile olan ilişkimi sürdüremiyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني المضيّ في علاقتي مع كارلي) ولا في حياتي طالما هو طليق) |