Yani arada bir bağ var. Ve bunu yaradılışın bir parçası olarak algılamalıyım. bir tarafımın Tanrı'nın bir gölgesi olduğuna inanarak. | TED | وهكذا فنحن جميعا متصلون معا وعلي ان استوعب على اعتباري طرف في هذه الصلة وشخص خلق على شاكلة الله |
Pislikle 15 yıldır savaşan bizler şimdi senin de onun bir parçası olduğunu görüyoruz. | Open Subtitles | هانحن, نحارب الجريمة طوال خمسة عشر سنة والآن إكتشفنا بأنك طرف في الجريمة |
- Givens'ın babası Arlo Boyd'un ekibinin bir parçası. Günün nasıl geçti, evlat? | Open Subtitles | " والد " جيفنز " طرف في عصابة " بويد كيف كان يومك ؟ |
Kesinlikle buradaki saldırının bir parçası. | Open Subtitles | هو بالتأكيد طرف في المؤامرة هنا |
- Elliot Iütfen. Bunun bir parçası olamam. | Open Subtitles | -إليوت)، رجاءً ، لا يمكنني أن أكون طرف في هذا) |
Planlarda değişiklik oldu, Jacek, ve ne yazık ki, siz artık bu yeni anlaşmanın bir parçası değilsiniz. | Open Subtitles | هناك تغيير في الخطة (جيسك) ولسوء الحظ , أنت لم تعد طرف في هذا الترتيب الجديد, |
Liz, Cher ile ben, Paul ile ben hayatımızın bir parçası olduğun ve böyle olmamız için... | Open Subtitles | أنا و(شير)، و(بول) وأنا نشكركم على كونكم طرف في حياتنا |
Xavier artık bu işin bir parçası olduğunu biliyor. | Open Subtitles | في هذه الحالة يعرف (زافير) أنك طرف في هذا |