Bu insanları içeri al ve onlara yiyecek içecek ver. | Open Subtitles | خذ هؤلاء الناس الطيبين للداخل و إعطهم طعاما و شرابا |
Sermaye, kimya ve makineler bakımından yüksek ve asla yiyecek iyi bir şey üretmedi. | TED | فهي مُكلفة ومليئة بالكيمياويات والمعدات الصناعية ولاتنتج على الإطلاق طعاما طعمه جيد |
- yiyecek değil. | Open Subtitles | ليس طعاما بالضبط ما الذى ليس طعاما بالضبط؟ |
Yani aslında, Fransaya mikrodalgada pişirilebilen fransız yemeği mi satıyorsun? | Open Subtitles | اذن بشكل أساسي أنت تبيعين طعاما فرنسيا يطهى بالمايكروويف للفرنسيين؟ |
Ara sıra buraya gelip ev yemeği yemelisiniz. | Open Subtitles | من الأفضل أن تأتي هنا من حين لآخر لتأكل طعاما منزليا |
Polly bana baharatlı yemekler yediriyor... o yüzden son günlerde durmadan kusuyorum. | Open Subtitles | لا أعرف. بولي جعلتني آكل طعاما غريبا لذا كنت أتقيأ كثيرا مؤخرا |
Derhal arabadan inmezseniz, sizi ellerimle o ayıya yem ederim. | Open Subtitles | اذا لم تغادر هذه السيارة حالا سأقدمك بنفسى طعاما للدب |
Bulamazsam, Canavar maması olacağım. | Open Subtitles | أذا أنا لم أعد سالماً, أذا أنا طعاما للوحش. |
Domuz eti, yumurtalı sandviç, sosis, patates püresi gibi yiyecekler, çay ve kahve servisi yapılan bir yer. | Open Subtitles | يقدمون فيه طعاما متواضعا مثل الخنزير المقدد و ساندويتشات البيض مع السجق و البطاطس المهروسه و أقداح الشاى و القهوه |
Bana kalırsa, zaten yeterince mavi renkte yiyecek yok. | Open Subtitles | لو سألتنى رأيى فليس هناك طعاما أزرق بكثرة |
Aslında flamingolara yiyecek ve üremeleri için mükemmel bir yaşam alanı veren şey, fırtına dalgalarının gücüdür. | Open Subtitles | انه أمر غريب أن المد الناتج بسبب العواصف هو ما يمنح الفلامنجو طعاما |
Şu anda eşine bağlı, ama yakında yiyecek bulamazsa ilişkileri sona erebilir. | Open Subtitles | ستبقى معه الآن لكن إذا لم تجد المجموعة طعاما في وقت قريب فستبدأ المجموعة في التفكك |
İtiraf etmeliyim, sizi hâlâ gerçek yiyecek yerken görmek ilgimi çekiyor. | Open Subtitles | رؤيتك وأنت تأكل طعاما حقيقيا تثير فضولى. |
Örneğin, istediğin kadar lezzetli yiyecek yemene nasıl izin verildiğini düşünüyorsun? | Open Subtitles | مثلا, مالذي يجعلك تأكل طعاما لذيذا على قدر ما تحي؟ |
Silahları var ama ailelerine götürecek yiyecek bulamıyorlar. | Open Subtitles | وهم يملكون الأسلحة لكنهم لا يملكون طعاما لعائلاتهم |
Ben bedava yiyecek isteyen evsiz birisi olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | لم اراه يرحل لقد ظننت انه تعرف رجل مشرد او ما شابه و اراد طعاما مجانيا |
Bununla da Çin yemeği yiyeceğiz. Gel hadi. | Open Subtitles | أنت ستحصل على تعليم جامعي ونحن سنتناول طعاما صينيا |
Çin yemeği yiyorum. Çin Lokantası'nda başka yemek yiyemiyorsun tabi. | Open Subtitles | أتناول طعاما صينيا هذا ما يقدمونه في المطعم الصيني |
Veya evcil köpekler gibi boynunuza... bir tasma takılır ve "kölelik" denilen yemeği tersiniz. | Open Subtitles | والكلاب الأليفة تُربط بسلاسل وتأكل طعاما نظيفا. |
Büyük bir iş çıkardığına göre, daha iyi yemekler yemelisin. | Open Subtitles | بما أنك قمتِ بعمل كبير، فيجب أن تأكلي طعاما جيدا |
Ve onları kargalara yem edeceğim! | Open Subtitles | و سأقطعه ارباً و اجعله طعاما للغربان. |
İlk önce, Prensesin köpek maması almaya gittiğini düşünmüştüm. | Open Subtitles | في البدايه اعتقدت انها خرجت لتجلب طعاما للكلب |
Şunlara bir bakın. Harika yiyecekler, parti, gün ışığı-- | Open Subtitles | أنظر إلى كل هذا , طعاما لذيذ و الحفله ممتعه و الشمس ساطعه |
Her hafta buluşup geç saatlere kadar vakit geçiriyoruz, abur cubur yiyip annenin izlemene hayatta izin vermeyeceği filmleri izliyoruz. | Open Subtitles | تعرف, كل أسبوعين, يتسنى لنا أن نتأخر في السهر, نأكل طعاما رخيص, و |
Bu hafta inanılmazdı. Bir kedi yavrusunu patakladım. Sulu yemek yedim. | Open Subtitles | لقد كان هذا الأسبوع مذهلا ضربت قط و أتناول طعاما مبللا |