Biz yemek bulduk onu aldık ve bize çaldınız dediler. | Open Subtitles | قالوا أننا سرقناه لكن هذا طعامنا , نحن من وجدناه |
Artık arabalarımızı sürmediğimizde veya yemeğimizi pişirmediğimizde, hatta hastalıklarımızı teşhis etmediğimizde bu işlere ne olacak? | TED | ما هو مستقبل هذه المهن إذا توقفنا عن قيادة سياراتنا أو طهي طعامنا أو حتى تشخيص أمراضنا الصحية؟ |
Havamız temizdir. Yemeğimiz çeşitlidir ve suyumuzda kafein ücretsizdir. | Open Subtitles | هوائنا نظيف ، طعامنا وفير ومياهنا خالية من الكافيين |
Her iki üç yılda bir yiyeceklerimizi çalmak için buraya gelirler. | Open Subtitles | يفعلون هذا أكثر من مرة في السنة يسرقون طعامنا يخربون ديارنا |
Bir katil. O ve adamları, yiyeceğimizi çalıyor ve bize açlık çektiriyorlar. | Open Subtitles | هو و رجالة يسرقون طعامنا و يتركونا نتضور |
Sonra yiyeceğimiz tamamen bitti, gidiş yolculuğumuzda bıraktığımız depoların ilkine 75 kilometre uzaklıktaydık. | TED | حينها نفذ طعامنا بالكامل فقدنا اول مخزون للطعام بعد قطع 46 ميلاً والذي استعملناه خلال رحلة الذهاب. |
Çocuk koltuklarının kenarları arızalı üretildiğinde yemeğimize zehir katılmasına göz yumulduğunda petrol kuyularındaki güvenlik kapaklarının talihi şansa bırakıldığında Bay Schrader benzeri bir adam çıkıp firmalara, kurbanların sevenlerinin dava açmamaları ve cezai işlem başlatmamaları için. ödemeleri gereken minimum ücreti hesaplar. | Open Subtitles | متى ما قص الشريك زوايا مقعد الصغير في السيارة أو سمح للسم أن يتسلل إلى طعامنا |
Artık bütün yemeklerimizi kim yiyecek ve telefonumuzu kim meşgul edecek ve... | Open Subtitles | من الذي سيأكل كل طعامنا و يربط كل خطوط هاتفنا |
Evlerimizde, yemek ile olan temasımızı kaybettik. | TED | في بيوتنا، لم نعد نتعامل جيداً مع طعامنا. |
Tüm öğleden sonramı boşaltacağım parkta veya nehir kenarında yemek yeriz. | Open Subtitles | سأتفرّغ وقت الظهيرة, وسنتناول طعامنا في المنتزة أو بجانب النهر. |
Çamurda debelenmek, çamurda yaşamak, çamurda yatmak, çamurda uyumak çamurda içmek ve çamurda yemek. | Open Subtitles | نمشى فى الوحل، نعيش فى الوحل نتمدد فـى الوحـل، وننام فـى الوحـل نشرب فى الوحل، ونتناول طعامنا فى الوحل |
Bu tesisin koruması altında yaşıyorsunuz. yemeğimizi yiyip, suyumuzu içiyorsunuz. | Open Subtitles | لديك الحماية من هذه المؤسسة تأكل طعامنا وتشرب مائنا |
Köpeklerimizi başkasına gezdirtip... .. .giysilerimizi yıkattırıp, yemeğimizi yaptırabiliyoruz. | Open Subtitles | نحن يمكن أن يكون مشى الكلاب لدينا، ملابسنا تنظيفها، طعامنا طهي. |
Yemeğimiz mahvoldu. | Open Subtitles | طعامنا دُمِّر اكتشفت أنه ربما يمكنني الذهاب |
Millet, Yemeğimiz hâlâ sıcak, burgercideki çocuk da şaşkın. | Open Subtitles | مهلا، الجميع، طعامنا لا تزال ساخنة... ... وذلك هو هذا الرجل في برغر بوي نافذة دفع ما يصل. |
Gökyüzündeki doğal düşmanları olmadan bu yaratık yiyeceklerimizi almaktan daha kötüsünü yapacak. | Open Subtitles | ,بدونهم في السماء فإن هذا المخلوق سيفعل أسوء من أكل طعامنا فقط |
Sanatımızı ve mimarimizi, yiyeceklerimizi ve festivallerimizi keşişlerimizi ve manastırlarımızı kutlamaya devam ediyoruz. | TED | و نستمر بالإحتفال بفنوننا وهندستنا، و طعامنا وأعيادنا، وبرهباننا و أديرتنا. |
Senin, armağanlarını bizimle paylaşman gibi biz de yiyeceğimizi tüm ihtiyaç sahipleriyle paylaşacağız. | Open Subtitles | سنتشارك طعامنا مع كل المحتاجين مثلما تشارك نعمك معنا |
En iyi silahlarımızı ve yiyeceğimizi neredeyse yitiriyorduk. | Open Subtitles | وكنا على وشك خسارة أفضل أسلحتنا و الكثير من طعامنا |
Altın madeni mi? Altın madenine gitmiyoruz ki. Bu bizim yiyeceğimiz değil mi? | Open Subtitles | ـ نحن لسنا ذاهبون إلى مُعسكر الذهب ـ هذا ليس طعامنا ؟ |
Nacizane yemeğimize konuk olursanız onur duyarız. | Open Subtitles | سنتشرف لو تشاركنا وجبة طعامنا المتواضعة |
Her telden insan gelip, yemeklerimizi tadacak. | Open Subtitles | سيأتي الناس من شتى طبقات المجتمع فقط لكي يتذوقوا بعض طعامنا |
yiyecek ve yolculuk için para ödedik, antlaşma imzaladık. | Open Subtitles | مِن قِبل التُجّارِ الصينيينِ هنا. لقد دفعنا ثمن طعامنا وسفرنا |
Bayan LaRue, Bay Wallen'ın yemeklerimiz hakkında ne düşündüğünü zaten biliyorsunuz. | Open Subtitles | سيدة لارو أنتِ بالفعل تعلمين كيف يشعر السيد والين حيال طعامنا |
Beslenme alanımız on bin yıldır hiç zenginleşmedi. | Open Subtitles | أراضي طعامنا لم تكون غنية جداً في 10,000 سنةِ. |
Tüm yemeğimizin bir deliğe bırakıldığını bilmek tatmin edici. | Open Subtitles | يسعدني أن أعرف أنّ طعامنا يرمى في حفرة عميقة |
Yemeklerimize antidepresan koymakla tehdit ederdi. | Open Subtitles | و تهددها بوضع دواء الكآبة في طعامنا |
İhtiyacımız olan şey yiyeceklerimize ne yaptığımızı anlamak için geçmişe dönmek. | TED | ما نحتاج القيام به هو العودة إلى الوراء لفهم ماهيّة طعامنا. |
O bizim tek yemeğimizdi. | Open Subtitles | كان ذلك طعامنا الوحيد |