"طعامها" - Traduction Arabe en Turc

    • yiyecek
        
    • yemeğini
        
    • yemeği
        
    • yiyeceklerini
        
    • Yemek
        
    • yemekleri
        
    • Yemeğine
        
    • yemeğinde
        
    • yemeğinin
        
    • yiyecekleri
        
    • yiyeceği
        
    • yemeklerini
        
    Bu Mayday. Biraz yiyecek için bir jetonu veriyor ve mutlu bir şekilde bekliyor ve yiyeceğini alıyor. TED هذه هي ماندي. ستقوم بمقايضة القطعة ببعض الطعام بينما تنتظر سعيدة لتحصل على طعامها.
    Çalışkan dadımızın yemeğini bitirmesine izin vermeyecek miyiz? Open Subtitles ألا يمكنك ترك المربيه تنهي وجبة طعامها ؟
    Deniz aslanları, en sevdikleri yemeği bulmak için yarı suda yaşayan çoğu akranından daha derinde avlanır. TED للعثور على طعامها المفضل، تصطاد أسود البحر على أعماق أكبر كثيرًا من نظائرها من البرمائيات.
    Diğerleri, yiyeceklerini sudan süzmek için resiften dışarıya çıkarlar. Open Subtitles كائنات اخرى تتسلق بعيدا عن الشعاب المرجانية لتستطيع تصفية طعامها الذي تلتقطه من المياه
    Ve bence burada güzel bir kozmolojik yakınlaşma vardır: "Güneş" balığı diye de adlandırılan Mola Mola'nın en sevdiği Yemek "Ay" denizanasıdır. TED وأعتقد أننا نجد نوع من التقارب الكوني اللطيف قليلا هنا، مولا مولا ان - سمكة الشمس - طعامها الفضل هو القنديل القمري
    En sevdiği yemekleri en sevdiği müzikleri getiriyorum. Open Subtitles وأجلب لها طعامها المفضل، واشغل لها موسيقاها المفضلة
    Bay Bates zehri almak için mahzene inip onun Yemeğine attıysa bile, ...bunu planlamamış olduğuna şiddetle itiraz edebiliriz. Open Subtitles حتى لو أحضر السيد بايتز السم من المخزن ودسه في طعامها يمكننا إدعاء أنه لم يخطط للأمر
    Ünlü bir konuğumuz geliyor. Senin pisliğini yemeğinde istemez. Ben pis değilim. Open Subtitles ستأتي إلينا إحدى المشاهير وهي لاتريد قذارتك في طعامها
    Eğer yemeğinin lezzeti de o yaptığı kurabiyelere benziyorsa kırıcı olmayın. Open Subtitles نعم ، حتى لو كان مذاق طعامها مثل الكعك الذي أعدته كن لطيفاً
    Yağmurların başlamasıyla nehrin yükselip, yiyecekleri balıkların gelmesine daha zaman var. Open Subtitles محاصرة وسريعة في الركض وراء طعامها لا زال هنالك وقت طويل قبل أن تعود الأمطار وترتفع الأنهار لتجلب معها طرائدها ..
    Savaş istemiyor ki. Sadece yiyecek vermek istemiyor. Open Subtitles إنها لا تريد الحرب هي فقط لا تريدنا أن ناخذ طعامها
    Ev sahipleri yiyecek arıyor - planktonları balıkları ve yüzeye yakın yüzen omurgasızları. Open Subtitles مضيفتهم ، سمكة المانتا، تبحث عن طعامها البلانكتون: وهي عوالق من أسماك و لافقاريات ضئيلة تتواجد بالقرب من سطح الماء
    Er ya da gec, yiyecek bulmak zorundadirlar ve bu da cok asagilarinda, denizin dibinde yatmaktadir. Open Subtitles آجلاً أم عاجلاً، سوف تبحث عن طعامها بدورها، و طعامها موجود بعيداً في قاع البحر.
    O kadının yemeğini... çalanları... şahsen vuracağım. Open Subtitles دعوني اخبركم شيئا اذا علمت ان احدا منكم ياخذ طعامها. ساقتله بنفسي
    Sonra bir bakmışsın onun evinde onun yemeğini yiyip onun şarabından içiyorsun. Open Subtitles انتي في منزلها وتأكلين طعامها وتشربين نبيذها
    Buraya. Belki de yiyecek kokusu aldı, akşam yemeğini istiyor. Open Subtitles ربما أشتمت رائحة طعامها وتريد عشائها.
    Bebe'nin yemeği beğenmesi Daphne için gurur verici. Open Subtitles هذا طبقها الثالث. الان يا أبي هذا إطراء لدافني و دليل على أن بيبي تجد طعامها لذيذاً
    Onun en sevdiği rengi, en sevdiği yemeği, ilk buluşmamızı, ilk öpüşmemizi. Open Subtitles ألوانها المفضلة ، طعامها المفضل ميعادنا الأول ، قبلتنا الأولى
    Sadece onları bulmak için bile büyük bir mücadele gerekiyor ama az sonra onları denizlerin bu bilinen bölümünde okyanus açıklarında yiyeceklerini ararken takip edeceğiz. Open Subtitles إن العثور عليها لتحدِ صعب. سوف نتبعها أثناء بحثها عن طعامها في منطقة نعرف عنها القليل، إنها:
    Kaplanların vahşi doğadaki gibi yiyeceklerini aradıklarını hissetmeleri iyi bir şey. Open Subtitles من الجيد للنمور أن تشعر كأنها تبحث عن طعامها كما يفعلون فى البرية
    Burada bir kadının rahatsız edilmeden Yemek yiyememesine üzüldüm. Open Subtitles متأسفة ، لا يمكن لسيدة أن تتناول طعامها هنا، دون أن يتمّ إزعاجها
    Ama yemekleri çok güzel olursa Şükran Günü mahvolur ve suçlusu da sensin. Open Subtitles ولكن إذا كان طعامها لذيذاً، فعيد الشكر سيكون قد خُرب، وهذا بسببكَ.
    Yemeğine arsenik koyan sizdiniz. Open Subtitles و وضعت زرنيخاً في طعامها
    Ünlü bir konuğumuz geliyor. Senin pisliğini yemeğinde istemez. Ben pis değilim. Open Subtitles ستأتي إلينا إحدى المشاهير وهي لاتريد قذارتك في طعامها
    Grizmo'nun mama kabında akşam yemeğinin olması için bu özel yeteneklerden yararlanarak avlanma gereksinimi yok. Ama içgüdüsel olarak, kütüphanenin üzerine çıkıp oturma odasını seyretmek, tam da yapmak üzere evrildiği şey. TED لا تحتاج القطط المنزلية لأي مهارات خاصة لتطارد أو تجد طعامها، مع وجود صحن طعامها. لكن غريزيا، استكشاف غرفة المعيشة من أعلى المكتبة، هوما اعتادت بالضبط على فعله.
    Filler en sevdikleri yiyecekleri bulmuşlar. Open Subtitles الأفيال قد وجدت بعضاً من طعامها المفضل.
    Oralarda yiyeceği bitene kadar beş ay dolandı durdu. Open Subtitles دارتْ حول الأرض طوال خمسة أشهر إلى أن نفد كيس طعامها
    Yavrular yemeklerini aç kurt gibi yiyorlar çok basit çünkü bir sonraki lokmalarından asla emin olamazlar. Open Subtitles تلتهم الجراء طعامها لأنهم لا يتيقنون أبداً من وجبتهم التالية.

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus