Kurallardan yana olanlar neden halkın açgözlülük ve aptallığından... en çok yarar sağlayan kişilerdir? | Open Subtitles | الآن,لماذا انت تفضل من هم في قاعدتك الجماهيرية اتقاوم لتستفاد اكثر من طمع وحماقة العامة؟ |
Çoğu âlim bunun açgözlülük olduğuna inanıyor, eşcinsellik değil. | Open Subtitles | يعتقد العديد من العلماء أن هذه الخطيئة تعتبر طمع وليست شذوذ جنسي |
açgözlü endüstüri devleri devrini bitirirken kıyametten sağ çıkanları en ağır biçimde cezalandırıyorlardı. | Open Subtitles | هم ينهون الطاعون طمع متعلّق بالشركات ويزوّد الباقون على قيد الحياة الإيحاء بالعقوبة. |
Sen ve soysuzlarının açgözlülüğü bu kasabaya uğursuzluk getirdi. | Open Subtitles | طمع نغولكما أنتما جلب كل الشر إلى هذه البلدة |
İnsanlığın hırsı Dünya'yı zehirlerken biz çözümle orada bulunacağız. | Open Subtitles | بينما طمع البشرية يسمم الأرض , سنكون هناك مع حلول |
Kuvety'in aç gözlülüğü ve petrol üretim hacmini arttırması her gün bize daha pahalıya mal oluyor. | Open Subtitles | طمع الكويتين والإفراط في الإنتاج كلفنا الكثير |
açgözlülük. Bu açgözlülüktür. | Open Subtitles | طمع, هذا طمع. |
Sadece açgözlülükten değil daha karanlık bir amaçla yapılıyor. | Open Subtitles | يقودها ليس فقط طمع الشركات، لكن أهداف أسوأ |
Ve sonra onu tuzağa düşürmek için Alvarez'in açgözlülüğünü kullandınız sonra da onu işe bulaştırmak için banka soyma teşebbüsünü düzenlediniz. | Open Subtitles | وبعد ذلك إستعملت طمع الفاريز لكي يورّطه، وبعد ذلك نظّم المحاولون سرقة المصرف لكي تورّطه. |
Dünyaya saçılan açgözlülük o kadar. | Open Subtitles | فقط بشع و طمع ينتشر فى جميع أنحاء العالم |
Yani beyler açgözlülük amatörlere özgüdür. | Open Subtitles | السادة المحترمون طمع عديمى الخبرة |
Görüyorsunuz, beyler... açgözlülük amatörler içindir. | Open Subtitles | السادة المحترمون طمع عديمى الخبرة |
açgözlülük yerine düsünceye isaret ediyordu. | Open Subtitles | تعبر عن قصص بدون طمع |
Dolabın içine de bakma. Bu açgözlülük. | Open Subtitles | لا تنظر في الخزانة، هذا طمع |
- Sadece açgözlü bir ilham değil miydi? | Open Subtitles | ألم يكن هذا مجرد طمع مني؟ لا، أنا الذي جعلتك تذهب. |
açgözlü olmayan bir adam, beni sinirlendirir. | Open Subtitles | رجال بدون طمع هذا يجعلني عصبي. |
açgözlü insanlar, türümüzün kalanını yok etmek istedi. | Open Subtitles | طمع الرجال فقط أُريد تدمير ماتبقي منكم |
Olayları daha da kötüye götürmek istercesine 1929'da insanlığın açgözlülüğü doruk noktasına ulaşmış. | Open Subtitles | لجَعْل الأمورِ أسوأِ، ففي عام 1929 وصل طمع البشر إلي اخره |
Toplum tarafından dışlanmış ve reddedilmiş kişilerden oluşur açgözlülüğü ve adaletsiz yetkilileri hor görürlerdi. | Open Subtitles | كما انها احتضنت كل من هومنبوذ وغير مرغوب فيه من المجتمع احتقـروا طمع الـسلطة الغير عـادلة |
ve bu lokman hekimin öfkesi ve açgözlülüğü... bu vaazları dinleyen kulakları daha bir açtı. | Open Subtitles | وبسبب طمع العطّار ومزاجه الكريه وعصبيته.. فقد وجدت هذه الخُطب بالتأكيد آذان صاغية. |
Altın hırsı, onu deli etmişti. | Open Subtitles | وهؤلاء الذين لم يكن ... لديهم طمع بالذّهب |
Ama şunu söyleyeyim, ablamın aç gözlülüğü zihnimin ve vücudumun evrimine mani olamayacak! | Open Subtitles | ولكن دعني أخبرك, طمع أختي لن يقوم بإيقاف التطور العقلي والجسدي .الذي سيحدث هنا |
Bunun adı açgözlülüktür. | Open Subtitles | -هذا طمع فحسب |
Başkalarının açgözlülüğünü... hafife alma! | Open Subtitles | لا تقلل من طمع الرجل الآخر |