Altınlar, incik boncuklar ya da sırf zevk için yapıyorlar. | Open Subtitles | يقومون بهذا طمعاً في الذهب والحلي أو للمتعة فقط |
Kalın kürkleri için nesli tükenircesine avlandılar. | Open Subtitles | تعرض للصيد الجائر إلى حدّ الإنقراض طمعاً في معطفة السّميك الغالي. |
Bunu aşağılanma ve korku ile sonsuz uykunuzun kutsanmış huzuru için sunuyoruz. | Open Subtitles | ها نحن نقدم هذه التضحية في خضوع وخوف طمعاً في نيل رضاكم والتقرب إليكم |
Bunu kişisel kazancı için yapmış gibi ortaya attın ama bunu hayatta kalabilmesi için yaptı. | Open Subtitles | تصوّر الأمر ، وكأنّه فعلها طمعاً في الحصول على مايريد ولكنّه فعلها للنجاة بجلده |
Kendini iyi hissettirmek için yaparsın. | Open Subtitles | وإنّما طمعاً في أن تخفف العبء الذي يقع على كاهلك |
En iyi ihtimalle Henry başkasının çocuğu olarak büyütülür güç için her şeyi göze alanlar hayatını ebediyen idare eder. | Open Subtitles | بأفضل حال , " هنري " سيتربى كطفل آخر سيتلاعبون به دوماً بكل من يمضي إلى أي حد طمعاً في الحكم |
Hans Schroeder'ı, karısı Bayan Schroeder'a aşık olduğu için Bay Thompson mı öldürttü? | Open Subtitles | هل السيد (تومسون) قتل (شرودر) طمعاً في زوجته؟ |
Cullen onun parasını çaldığımı söylüyor... demek bu sürüngenler ödül için beni takip ediyor. | Open Subtitles | كولين) أخبر الجميع) ...بأني سرقت ماله حتى يسعى خلفنا المتسللون طمعاً في الجائزة |