Pek çok Alman entelektüeli üzerinde uzun vadeli bir etkisi olacaktı. | Open Subtitles | لقد كان له تأثير طويل المدى على الكثير من المُثقّفين الألمانيّين. |
uzun vadeli sorumluluklar almadan bir şeyler hissedilebilir, değil mi? | Open Subtitles | من الممكن أن تمتلك مشاعراً, بدون إلتزام طويل المدى, صحيح؟ |
Gezegenin savunmasını kırmak ve halka korku salmak üzerine kurulu, yörüngeden başlayan uzun menzilli saldırılarla başlarlar. | Open Subtitles | لقد بدأوا عدوان طويل المدى قاموا به في المدار مصمم لهزيمة الدفاع الكوكبي وبث الخوف في السكان |
- Araştırmayı genişletiyorlar, ana rotaya komşu sistemlerde uzun menzilli tarama yapacaklar. | Open Subtitles | إجراء فحص النظم طويل المدى بجوار طريق للارض |
Psikologlara göre öğrenme, davranışta meydana gelen deneyime bağlı uzun süreli değişimdir. | TED | يعتبر علماء النفس التعلم تغييراً طويل المدى في السلوك ومبني على الخبرة. |
O şuna bakın, Uzun mesafe tekniğimde mükemmel olmuşum. | Open Subtitles | ويلاه، انظري لهذا، أتقنت أسلوبي طويل المدى. |
Bugün güvenlik adı altında yaptıklarımızla bu tercihlerimizin uzun dönemli etkisi arasındaki korelasyon sistematik olarak küçümsendi. | TED | قللت بشكل منهجي بين الربط بما نقوم به اليوم باسم الأمن والتأثير طويل المدى لهذه الخيارات. |
Pazar hakimiyetini ele geçirmek için uzun vadeli hedeflerin olduğunu biliyorlardı. | TED | كانوا يعلمون انه كان هنالك هدف طويل المدى في بناء هيمنة في السوق |
Bence hepimiz, o düşünceli, uzun vadeli planlamanın birçok gencin güçlü yanı olmadığı konusunda hemfikiriz. | TED | أعتقد أننا جميعًا قد نتفق على أن التخطيط المدروس طويل المدى ليس نقطة قوة لدى معظم من نعرفهم من المراهقين. |
Varoluşçu risk türümüzün uzun vadeli potansiyelne veya insanın hayatta kalma savaşına bir tehdittir. | TED | الخطر الوجودي يشكّلُ تهديداً للبقاء البشري أو لاحتمال بقاء الجنس البشري طويل المدى |
Korkuyu ve ihaneti ve istismarınızın kurbanın üzerindeki uzun vadeli etkilerini hissetmelisiniz. | TED | عليك أن تشعر بالرعب والخيانة والتأثير طويل المدى على ضحيتك من جراء عدوانك. |
Dosyanda uzun menzilli biyometrik tanı yazılımı projesi hakkında bir başvuru okudum. | Open Subtitles | قرأت ملفك بشان التطبيق حول مشروع برنامج تحديد الهويةالبيومتري طويل المدى |
Neyse ki sizin gezegeninizi uzun menzilli radarımızda gördük. | Open Subtitles | التقطنا مُستعمرتكم على أجهزتنا للبحث طويل المدى. |
Onların uzun menzilli telsizlerinden. | Open Subtitles | هذا أحد أجهزتهم اللّا سلكية، وهو طويل المدى. |
Onların uzun menzilli telsizlerinden. | Open Subtitles | هذا أحد أجهزتهم اللّا سلكية، وهو طويل المدى. |
Yoksulluğu Tarih Yap kampanyasına dahil olan insanların kısa süreli heyecanı bir şekilde uzun süreli bir tutkuya dönüştürmemiz gerekiyordu. | TED | نريد بطريقة ما أن نحول هذا الحماس قصير المدى. بين المشاركين في حملة جعل الفقر من الماضي إلى شغف طويل المدى. |
Beckett'ın raporunun verdiği bilgiye göre bu ilacın insanlar üzerindeki uzun süreli etkisinin ne olacağı belli değil. | Open Subtitles | يشير تقرير بيكيت إلى انه ليس لنا فكرة عن التأثير طويل المدى على البشر. |
Bu seviyedeki radyasyona uzun süreli maruz kalmanın çok tehlikeli olduğunu biliyor musunuz? | Open Subtitles | تدرك ان تعرّضا طويل المدى إلى الإشعاع خطر؟ |
Uzun mesafe atışlar için rüzgar göstergesi olarak kullanılır. | Open Subtitles | مؤشر الرياح من أجل صيد طويل المدى |
Onların zaman zaman kendi hayatlarında bir seyirci gibi hissetmelerine neden olan şey bu uzun dönemli erteleme. | TED | بل بسبب ذاك التأجيل طويل المدى الذي جعلهم كالمتفرجين ، أحيانًا ، على حياتهم نفسها .. |
"kısa veya uzun dönem yaralanma veya hastalık geçiren kişiler... | Open Subtitles | يمكن للشخص الذي يعاني من إصابة أو مرض قصير أو طويل المدى |
Her projede yaşamı özendiren materyaller ve tasarımlar kullanıyoruz; dayanıklı pH-nötr çimento, sabit ve kalıcı bir platform sağlıyor. | TED | في كل مشروع، نستعمل موادًا و تصاميم تساعد على تشجيع الحياة؛ يوفر الإسمنت ذو الحمض المحايد طويل المدى منصة مستقرة ودائمة. |