Glee provasında olduğunu sanıyordum benim birden çok işi yapan yıldızım. | Open Subtitles | ظننت أنكِ في تدريب نادي الغناء , يا نجمتي المتعدده المواهب |
Maya ve senin bir çift olduğunu, insanların bilmesiyle bir sorunun olmadığını sanıyordum. | Open Subtitles | لقد ظننت أنكِ ستكونين بخير مع.. لو علم الناس أنكِ ومايا على علاقه |
Gelmeyeceğini sanıyordum. Bütün hafta boyunca gelmeyeceğini düşündüm. | Open Subtitles | ظننت أنكِ لن تأتي ، طوال الأسبوع و أنا أفكر بهذا |
Bakış açımı anlayacağını sanmıştım ama sen de onlar gibisin. | Open Subtitles | أتعلمين ، لقد ظننت أنكِ ستفهمين مُعاناتي ولكنكِ مثلهم جميعاً |
İki aydır benim iyiliğimi düşündüğün için benden uzak duruyorsun sanmıştım. | Open Subtitles | ظننت أنكِ لم تزعجيني و لم تسألي عني من أجل مصلحتي |
Yakından bakmak istersin diye düşündüm. | Open Subtitles | ظننت أنكِ تريدن أن تشاهدي أحداهما عن قرب و شخصياً |
Bir an adamlardan birinin altına işeyeceğini sandım. | Open Subtitles | نعم ، لقد ظننت أنكِ ستجعلي ذلك الرجل يبلل سرواله |
Belki onu kaçırdığın için utandığını düşünmüştüm ama senin utanman yok. | Open Subtitles | ظننت أنكِ ربما خجولة من سرقتك، لكن ليس لديكِ أي خجول. |
Mutlu olacağını sanıyordum! Bugün kendi fikrimi savundum! | Open Subtitles | ظننت أنكِ ستكون سعيدة لقد دافعت عن مصالحي اليوم |
- Ergen kız partisine gidiyorum. - Onlardan nefret ettiğini sanıyordum. | Open Subtitles | أنا ذاهبة لحفل تجميل ظننت أنكِ تكرهين هذا |
Cevap veremeyecek kadar meşgulsün sanıyordum. | Open Subtitles | حسناً, ظننت أنكِ مشغوله للغايه حتى تردي عليها |
Adamdan nefret ettiğini sanıyordum. Neden onunla seviştin? | Open Subtitles | ظننت أنكِ تكرهين هذا الرجل لماذا نمتِ معه إذاً؟ |
Seni şu liberal silah düşmanlarından sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت أنكِ من هؤلاء الليبراليين الذين يكرهون البنادق |
Evlere değil de insanlara musallat olunur dediğini sanıyordum. | Open Subtitles | ولكني ظننت أنكِ قلتِ بأن المنازل لا تلاحق بل الأشخاص |
Sabıka kaydı ile orduya girilemiyor diye sanıyordum. | Open Subtitles | ظننت أنكِ لمّ تقدري على التوغلّ في سجلات الجيش ؟ |
Bir düşüneceğini sanıyordum. | Open Subtitles | لما تفعلين ذلك؟ لقد ظننت أنكِ أردي أن تفكري بالأمر؟ |
Seni temsil etmesini istiyorsan kendi seçimin ama daha yüksek standartların olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | إن كنتِ تريدينه أن يمثّلكِ في الطلاق فهذا خياركِ ولكن بصراحة ، ظننت أنكِ أرقى من ذلك |
Yalnızca kendinizi düşündüğünüzü ve bizim sorunlarımızı umarsamadığınızı sanmıştım. | Open Subtitles | في مخيلتي ظننت أنكِ لم تبالي بمشاكلنا لاتفكرين إلا بنفسكِ فحسب |
Beraber geçirdiğimiz vakitler için özür dileyeceğini sanmıştım. | Open Subtitles | و أنا ظننت أنكِ أردتي عذراً لقضاء الوقت سوية |
Başta seni yanlış değerlendirmişim. Bencil olduğunu sanmıştım. | Open Subtitles | أخشى أنني أسأت الحكم عليكِ سابقاً ظننت أنكِ أنانية |
Belki yuvarlak masadan bir şeyler duymuşsundur diye düşündüm. | Open Subtitles | بعض الكلمات المتطايرة لقد ظننت أنكِ سمعتِ شيئًا في الأرجاء |
Sizinkinin yanındaki yer dediğinde, burası değil de sokağın sonundaki yer sandım! | Open Subtitles | عندما قلت السكن الذي بجوارنا ظننت أنكِ تقصدين الذي في نهاية الشارع و ليس هذا المكان |
Bunlar beni huzursuz ediyor. Ona, adresimizi sizin verdiğinizi düşünmüştüm. | Open Subtitles | لقد أجتاحني القلق , ظننت أنكِ كنت توزعين عنواننا لكل من هب ودب |
Paris'e gidip öldürdüğün kocanın cesedini Seine nehrine attığını düşünüyordum. | Open Subtitles | ظننت أنكِ ستكونين في باريس تقتلين زوجك و ترمين جثته في نهر السين. |