| Tek istediğim normal bir gece geçirmekti. | Open Subtitles | كل ما أردته هو ليلة عادية في الخارج |
| Yani çocuk banliyöde normal bir hayat sürüyor. | Open Subtitles | أقصد .. بأنه يعيش حياة عادية في المدينة |
| normal bir ülkede, normal bir ailede doğup yaşamak isterdim. | Open Subtitles | "أريد أن اُولد في دولة عادية" "في عائلة عادية" "اُولد لأعيش هكذا" |
| İyi aydınlatıImış bir yerde sıradan bir iş yapmaya çalışıyorum ve başladığım yere dönüyorum. | Open Subtitles | أحاول أن أحصل علي وظيفة عادية في مكان جيد وصغير وانظروا , لقد رجعت حيث بدأت الدماء والموت وروائح غريبة |
| sıradan bir bakır halka ışını izlediği yola koyulduğunda, dalgalar rahatsız oluyor ve bozuluyor. | Open Subtitles | عند وضع حلقة نحاسية عادية في طريقها تضطرب الموجات |
| Modern Amerika'da sıradan sokak köşe başlarının fotoğraflarını çekmek için. | Open Subtitles | فقط لألتقط صوراً لزوايا شوارع عادية في أمريكا الحديثة. |
| Geçtiğimiz 24 saatlik korku Lennox Gardens'da sıradan bir şey. | Open Subtitles | لكل الربع للساعات الـ 24 الماضية " هذه ملاحظة عادية في " لينيكس جاردن |
| Tipik bir New York dairesi. | Open Subtitles | إنها شقة عادية في نيويورك |
| "Tipik bir New York dairesi. | Open Subtitles | "إنها شقة عادية في نيو يورك" |
| normal bir odada duran normal bir masa gibiydi. | Open Subtitles | جعلتها تبدو كطاولة عادية في غرفة عادية |
| normal bir eyalet olan Indiana'daki normal bir kasabada yaşayan normal bir ev hanımı. | Open Subtitles | ربة منزل عادية في بلدة عادية في ولاية (إنديانا) العادية |
| Jacksonville'de üçümüz için normal bir hayat. | Open Subtitles | حياة عادية في (جاكسونفيل) لثلاثتنا |
| Kaybolduğu alanda kesilen sıradan bir trafik cezasını gözden kaçırmak gayet mümkün. | Open Subtitles | كان من السهل أن تفوتك مخالفة مرورية عادية في مكان اختفائها |
| Sence benim gibi büyük bir yıldız sıradan bir liseli kıza aşık olur mu? | Open Subtitles | هل تظنين حقاً ان نجما مثلي قد يقع في حب تلميذه عادية في الثانوية |