Bana duygusal yaşlı moruk diyebilirsiniz, biri 35 mi dedi? | Open Subtitles | إدعونى أحمق كبير فى السن عاطفى هل أسمع خمسه وثلاثون؟ |
Bana duygusal yaşlı moruk diyebilirsiniz, biri 35 mi dedi? | Open Subtitles | إدعونى أحمق كبير فى السن عاطفى هل أسمع خمسه وثلاثون؟ |
Sürekli sizin gibi insanlarla uğraşmaktan, bende duygusal bir boyun ağrısı oluştu. | Open Subtitles | أنا عانيت من شد عاطفى من التعامل مع ناس أمثالك كل يوم |
Ne çeşit bir insan, bir gün çok Tutkulu ve sevecenken bir anda tamamen bir anda tamamen buz kesilir? | Open Subtitles | أيّ نوع من الاشخاص يستطيع أن يكون عاطفى و مُحبّ في يوم و من ثم يصبح فجأة قاسى. |
İçimdeki romantik ortaya çıktı ve yıl dönümümüz için bir dövme yaptırayım dedim. | Open Subtitles | لذا كى ابين لها كم انا عاطفى, قررت ان اضع وشم احتفالا بمرور عاما سويا |
Evine şöyle bir bakınca, çok hırslı biri olduğun anlaşılıyor. | Open Subtitles | من منظر شقتك ,أستطيع أن أقول أنك شخص عاطفى جداً |
Sadece senin hak ettiğin ihtiraslı, ve hassas bir erkek olmak istiyorum. | Open Subtitles | أنا فقط أردت أن أكون الشخص الذى تريدينه عاطفى, شغوف |
Ve pek duygusal biri olmasa da anneme dualarının cevabıymış gibi bakıyordu. | Open Subtitles | وهو أيضاً غير عاطفى هو ينظر لأمى كما إنها سوف تلبى توسلاته |
Ailesinin kaçırılışına tanık olunca duygusal açıdan aşırı yüklenip içe kapanmış olmalı. | Open Subtitles | من المحتمل ان مشاهدة اختطاف والديه دفعه لارهاق عاطفى و هو انغلق |
Onlarla duygusal, bağ kurman anlamsız. | Open Subtitles | الأمر غير منطقى ومع ذلك تمكنت من إقامة اتصال عاطفى بهم |
Babamın Japonya ile çok derin bir duygusal bağlantısı var, fakat buna rağmen o dergiyi komik bir propaganda organı olarak görüyor. | Open Subtitles | والدى لديه ارتباط عاطفى عميق باليابان لكن حتى بالرغم من هذا كانت صحيفه دعائيه سخيفه |
çünkü esasında, bilirsin, oldukça duygusal biriyimdir. | Open Subtitles | لأن فى الحقيقة عندما تعرفنى جيدآ تعرف انني عاطفى قليلا |
Bu ancak kadınların uyguladıkları psikolojik ve duygusal baskı sonucu gerçekleşebilir. | Open Subtitles | لكنهم يفعلون ذلك لأنه يتم وضعهم تحت ضغط نفسى و عصبى و عاطفى |
Kişisel amaçlı bombacılar, bilinç altındaki duygusal çatışmalarla hareket ederler. | Open Subtitles | و المفجرين لأسباب شخصية يحركهم نزاع عاطفى كامن |
Fransız posta servisinin duygusal bir uyarlaması, Bayan Whittaker. | Open Subtitles | تصوير عاطفى لخدمات البريد الفرنسية يا سيدة ويتكر |
Sen zayıf, dengesiz, duygusal ... ve benim gelirime göre en azından biraz solcusun. | Open Subtitles | إنك عاطفى ، عصبى و ضعيف و وردى إلى حد ما و لكنك الأفضل هنا |
Birisinin, son nefesini almasını beklemek şiddetli bir duygusal boşluk gerektirir. | Open Subtitles | الانتظار بينما يأخذ احدهم نفسه الاخير يحتاج لفراغ عاطفى حاد |
Tutkulu bir cinsel hayatin yok. | Open Subtitles | لا تمارسون جنس عاطفى |
Biraz Tutkulu. | Open Subtitles | . لديها اسلوب عاطفى - |
Minneti romantik çekimle karıştırması sürpriz değil. | Open Subtitles | ليس من المفاجئ أن تقوم بشكر خاطئ لجذب إنتباه عاطفى |
Gerçekten romantik bir şarkıcıymış. | Open Subtitles | كان بالفعل مغنى عاطفى.. |
Ona zarar verecek kadar hırslı değilim yoksa, benden uzun zaman önce haberin olurdu. | Open Subtitles | لست عاطفى لأقتلها ومن المحتل أنك قد سمعت عنى من قبل |
Gerçekten çok hassas bişeydi bu | Open Subtitles | بعد فوات الاوان هذة ملاحظة بعنوان غير عاطفى |