En iyi halimizle görünebilmemizi sağlayan fırsatlarla dolu bir yer. | Open Subtitles | بلاد عامرة بالفرص وأهونها هو الظهور بأبهى حلّة |
Neredeyse bittiği, alçak katların şimdiden dolu olduğu yazıyor. | Open Subtitles | يقولون أنها إنتهت تقريباً. وأن الطوابق السفليّة عامرة. |
Hepsini. Müşterilerin bavulları olabilir, minibarlar dolu olabilir. | Open Subtitles | حتمًا كان للنزلاء متاع، وقد تكون ثلاجات الغرف عامرة. |
Bu açıdan biraz Bayan Day gibiyim. Kendisi kesinlikle sürprizlerle dolu. | Open Subtitles | قليلاً مثل الآنسة (داي) بهذا المفهوم، بلا شك أنها عامرة بالمفاجئات. |
Fakat bugün Haçlı askerlerinin mezarlarıyla dolu eski bir mezarlık... | Open Subtitles | {\fnArabic Typesetting}أمّا اليوم، عُثر على مقبرة قديمة عامرة بتوابيت فرسان الحملات الصليبية |
Çok dolu bir programım var... | Open Subtitles | لديّ قائمة خطط عامرة. |
Yani İngiltere'ye dönmeden önce Mısır'ı işgal eden Haçlı askerlerinin cesetleriyle dolu. | Open Subtitles | {\fnArabic Typesetting}مما يعني أنها عامرة بجثث فرسان "الحملات الصليبية الذين غزوا "مصر {\fnArabic Typesetting}"قبل عودتهم إلى "إنجلترا |
Hayat... sürprizlerle dolu. | Open Subtitles | الحياة... عامرة بالمفاجآت |
Hala köşeler dolu öyle mi? | Open Subtitles | -وهل تبقى الزوايا عامرة بهم ؟ |