deniz aşırı operasyonlarla sorunlarımızı ötelediğimizi biliyorum. | Open Subtitles | أعرف باننا كنا نغطى على المشاكل فى مهامنا عبر البحار |
Bir süre deniz aşırı ülkelere gitmek büyük bir fedakârlık gibi görünmüştü. | Open Subtitles | اسافر عبر البحار لفترة وبدا لي هذا كأنه تضحية كبيرة |
..Şüphelileri Cenevre Anlaşmasını takmadan sorgulamak isteseler denizaşırı ülkelere götürürlerdi, | Open Subtitles | وينقلون المواد المشتبه بها عبر البحار وان ارادوا التحقيق معهم دون القلق من اتفاقية جنيف وتلك الاشياء |
Yo, denizaşırı ülkelere gönderilenlerden ya da zindana kapatılıp hiç durmadan tecavüz edilenlerden şanslıydım. | Open Subtitles | لا . أنا أكثر حظا من معظم الفتيات اللواتي أرسلن عبر البحار أو العالقات بزنزانة |
İki kez yurt dışı görevine gitmiş. Kusursuz bir sicili var. | Open Subtitles | ذهب في ثلاث مهمات عبر البحار و سجله نظيف. |
Yalnızca Aethelflaed'in bu güzel muhallebi çocuğuyla evlendiğini görmek için asiller ta Frankia'dan denizi aşıp seyahat ettiler. | Open Subtitles | قد سافر النبلاء عبر البحار من بعيدٍ مثل (فرانكيا) فقط لرؤية الجميلة (إثيلفلد) تتزوج من هذا الصبي الجميل الغني |
Cihat yanlısı ülkelerden, kendisine ve ailesine yönelik ölüm tehtidi alıyordu. | Open Subtitles | و ليس المجانين عبر البحار الذين يهددون حياتها و حياة عائلتها |
para ülke dışına çıkıyor. Buna inanın. | Open Subtitles | جميع الأموال تنتقل عبر البحار أنت تصدق ذلك |
"Babacığım deniz aşırı bir ülkede savaşıyor." | Open Subtitles | لا, يجب أن تشاهدي ذلك ♫ أبي يحارب عبر البحار ♫ |
Şimdi, o çantaların içinde her ne vardı ise, deniz aşırı bir ülkeden geldiler, değil mi? | Open Subtitles | أذاً أي شئ كان في تلك الحقائب دخل من عبر البحار صحيح ؟ |
Pekalâ uzun boylu, esmer bir yabancıyla tanışıp deniz aşırı bir yolculuk yapacak mıyım? | Open Subtitles | حسناً هل سأقابل شبح طويل وأخذ جولة عبر البحار ؟ |
Babanın deniz aşırı seyahatleri hakkında bir şey biliyor musun? | Open Subtitles | ألديك خلفية عن رحلات والدك عبر البحار ؟ |
Babanın deniz aşırı seyahatleri hakkında bir şey biliyor musun? | Open Subtitles | ألديك خلفية عن رحلات والدك عبر البحار ؟ |
Sevgili Doreen, denizaşırı ülkelere gidiyorum. | Open Subtitles | عزيزتي "دورين" أنا مسافر عبر البحار |
Pekala denizaşırı ülkelere gidip Nazi öldürmek istiyorsun. | Open Subtitles | إذن... تريد الذهاب عبر البحار. |
Elinizde aksini ispat edecek bir delil yoksa, bu belge gösterir ki bir kongre üyesi için yurt dışı seyahat organize etmişsiniz. | Open Subtitles | هذا دليل بديهي على أنكِ متورطة في ترتيب رحلة عبر البحار لعضو في مجلس الشيوخ |
dedi. İkinci Dünya Savaşı gazisi, 50 yıl filmde çalışan ve beni on üç yaşımdan beri destekleyen büyükanneme yurt dışı bursu için herkesin hayalindeki görevi reddedersem bir daha böyle bir işi asla bulamayacağım diye şikayet ettiğimde bana şöyle dedi ''Bak çocuk. Sana iki şey söyleyeceğim. | TED | وعندما تذمرت لجدتي وهي ناجية من الحرب العالمية الثانية والتي عملت في مجال التمثيل ل50 عام والتي كانت تعيلني منذ ال13 من عمري عندما اخبرتها انني مذعورة من انني ان رفضت الوظيفة في قناة " أي بي سي " من اجل زمالة عبر البحار فاني لن اجد مطلقاً وظيفة اخرى فقالت لي " صغيرتي .. سوف اخبرك امرين .. |
Yalnızca Aethelflaed'in bu güzel muhallebi çocuğuyla evlendiğini görmek için asiller ta Frankia'dan denizi aşıp seyahat ettiler. | Open Subtitles | قد سافر النبلاء عبر البحار من بعيدٍ مثل (فرانكيا) فقط لرؤية الجميلة (إثيلفلد) تتزوج من هذا الصبي الجميل الغني |
Böylece, uzak ülkelerden birinde yaşayan zor durumdaki bir çocuğun hayatına kolaylaştırmakla kalmaz aynı zamanda da çocuğun ailesine ve yaşadığı topluma da yardım etmiş olursunuz. | Open Subtitles | ولن تلمس فحسب بشكل شخصي حياة صبي فقير أو بنت محتاجة عبر البحار ولكنك أيضاً ستساعد أسرة الطفل و مجتمعه |
Şimdi anlamışındır niye ülke dışına gittiğimi. | Open Subtitles | الان تعلم لماذا ذهبت عبر البحار . |