| Karanlık bir odada yaşlı bir adam pijamadaki altınları çalıyordu. | Open Subtitles | حلم عن رجل عجوز في غرفة مظلمة يسرق النيام أموالهم |
| Bugün daha çok yolda kalan arabalara yol göstermekle ve yaşlı bir bayanın donmuş kedisini ağaçtan indirmesine yardım etmekle geçti. | Open Subtitles | ليس فعلياً اليوم كان في غالبه مساعدة سائقي السيارات الذين ظلو الطريق ومساعدة عجوز في انزال قطتها المتجمدة من فوق الشجرة |
| Para için yaşlı bir kadına daha ne kadar acı çektireceksin? | Open Subtitles | كم من الألم تصيب بة إمرأة عجوز في مقابل المال؟ |
| Echo Park'ta yaşlı bir kadına saldırmak üzereyken yakaladık. | Open Subtitles | أمسكناه و هو يتهجم على امرأة عجوز في حديقة إيكو |
| 80 yaşındaki bir adamın öpmesinden ne olacak? | Open Subtitles | كانت مجرّد قبلة من عجوز في الـ80 من عمره |
| Ellerim, 60 yaşındaki birinin elleri gibi. | Open Subtitles | يداي كيدي عجوز في الستين |
| Sen de her zamanki gibi kiliseye giden yaşlı bir kadın gibi araba sürüyorsun. | Open Subtitles | وأنت ما زلت تقود أبطأ من سيدة عجوز في طريقها للكنيسة |
| Bu kötü çocuğu rıhtımdaki yaşlı bir adamdan aldım. | Open Subtitles | لقد حصلت على هذه من رجل عجوز في الاسفل على ضفة النهر |
| Aptal bir hapishanede sakat, yaşlı bir gardiyan olarak ölmek istemiyorum. | Open Subtitles | لا أُريدُ الموت كحارسِ أعرَج عجوز في سجنٍ تافِه |
| Yoksa yaşlı bir hanımı iç çamaşırıyla dikizlemeye mi geldin? | Open Subtitles | أو أنّك أتيت لكي تختلس النّظر على إمرأة عجوز في عتمة الليل؟ |
| Yaşlanmayacak... 65 yaşında yaşlı bir adamım ben. | Open Subtitles | أنت لن تكبر في السن أنا عجوز في الخامسة والستين من عمري |
| Birkaç arkadaşıyla beraberce içip, yaşlı bir adama sataşmış ve öldürmüş. | Open Subtitles | الذي قام مع بعض من رفاقه وبعد نوبة شراب بالتعدي على رجل عجوز في شجار وقتله |
| Caddede yaşlı bir kadını devirmiş olabilirim. Bilemiyorum, arkama bakmadım. | Open Subtitles | ولربما أكون قد اصدمتُ بسيدة عجوز في الشارع ، لستُ متأكدة |
| Bir ev saldırısında yaşlı bir kadın öldürüldüğü yeri H Sokağı'nın yanındaki The Red Line'da. | Open Subtitles | واحدا .. كان عملية سطو وقتل لسيدة عجوز في شارع إيش بجانب الإشارة الحمراء |
| Ingram, Texas'ta yaşlı bir bayanı bulmalıyız. | Open Subtitles | علينا أن نجد سيدة عجوز في "إنجرام، تكساس". |
| Echo Park'ta yaşlı bir kadına saldırmak üzereyken yakaladık. | Open Subtitles | أمسكناه و هو يتهجم على امرأة عجوز في حديقة (إيكو) |
| Bu herifler sabıkalı. 70 yaşındaki bir adamdan bir şey alsınlar diye üç adamı kim niye tutsun ki? | Open Subtitles | هؤلاء الرجال مُخادعين سابقين. لمَ سيستأجر ثلاثة مُجرمين لأخذ شيءٍ من رجل عجوز في الـ70 من عمره؟ |
| -Bu 60 yaşındaki bir adamın başına geldi. | Open Subtitles | هذه خرجت من رجل عجوز في الستين من عمره |
| "Ellerim 60 yaşındaki birinin elleri gibi. | Open Subtitles | يداي كيدي عجوز في الستين |