Ancak pek çok partnerle açıkça çiftleşmek istinai bir durumdur. | Open Subtitles | لكن التزاوج على نحو واسع مع شركاء عديدين هو الاستثناء. |
çok erkek tanıdım, ama senin gibisine rastlamadım. | Open Subtitles | لقد عرفت رجالاً عديدين لكنني لم أقابل أبداً شخصاً مثلك |
Film teklifleri almış ve bir çok yayıncıyla hikayesinin hakları için pazarlığa başlamış. | Open Subtitles | إستلم عروض سينمائية وكان في محادثات مع ناشرين عديدين تتعلق بحقوق قصته |
Az öne bir telefon geldi Civardaki hastanelere radyasyon zehirlenmesi semptomlarına benzer semptomlar gösteren bir sürü hasta gelmeye başlamışlar. | Open Subtitles | تلقيت لتوي اتصالا أن المستشفيات في المنطقة يبلغون عن مرضى عديدين أتوا مع أعراض تناسب التعرض للإشعاع. |
Bir sürü sıra dışı insanla tanıştılar. | Open Subtitles | حظي الفريق بمعرفة أناسٍ عديدين مدهشين |
Bunun anlamı, onu o gece takip edecek bir çok kişi vardı. | Open Subtitles | مما يعنى ان هناك اناساً عديدين يمكنهم ملاحقتة فى تلك الليلة |
Anonymous, kadrosunda bir çok hackerın da olduğu bir online protesto grubu ayaklanmıştı. | Open Subtitles | مجموعة أنونيمُس التي هي أشبه بجوقة احتجاجية تضمُّ في صفوفها هكرة عديدين كانوا يصولون و يجولون |
Artful Artifacts'te çok çalışan yönettiniz mi? | Open Subtitles | إذاً، هل أشرفت على موظفين عديدين في التحف الأثرية؟ |
Bir çok çift ayrıldıkları halde dost kalmayı beceremez. | Open Subtitles | - صحيح لا أعتقد أن أزواجاً عديدين يستطيعون معالجة ذلك أعني كما تعلمين يمكن أن ينفصلوا ويبقوا أصدقاء |
Bu evin dekorası pek çok kişiden alınan haraç paralarıyla yapıldı. | Open Subtitles | هذا المنزل قد تم تزيينه... من النقود المغتصبة المستعادة من أناس عديدين. |
çok fazla kişiye yalan söylemişti... karısına bile... kimse ona inanmazdı. | Open Subtitles | لقد كذب مرّاتٍ عديدة لأناس عديدين... حتى على زوجته... فقد علمَ أنّ لا أحد سيُصدّقه. |
Onlar çok fazlaydı ama onları tekmeledik. | Open Subtitles | لقد كانوا عديدين ولقد ركلنا |
öyle bir his ki... çok fazla insan bunu yaşamadığı için kendinizi de özel hissediyorsunuz. | Open Subtitles | هذا الشعور، قد لا يختبره أشخاص عديدين! |
Öyle pek çok adam tanıyorum, ama Isaac Amin onlardan biri değil. | Open Subtitles | أنّي أعرف رجال عديدين من هذا النوع، لكن (إسحاق أمين) ليس واحدًا منهم. |
- çok değil. | Open Subtitles | -لسنا عديدين |
Ben sadece başı dertte olan bir sürü insan görüyorum. | Open Subtitles | أنا لا أرى سوى أناس عديدين في محنة. |
Ama bir sürü adam kaybettik. | Open Subtitles | ولكننا خسرنا رجالاً عديدين. |
- Bir sürü Wesen tanıyoruz. | Open Subtitles | نحن نعلم (فيسن) عديدين. |