Eğer kabul edilebilir bir mazeret olsaydı ki yok, ama olsaydı, böyle birşey olurdu. | Open Subtitles | إذا كان هناك عذرُ مقبولُ، آسفة جداً لإنني إستغليتك ليلة أمس. |
Bu itaat bir mazeret. | Open Subtitles | هو عذرُ هذه الطاعةِ |
Yine de bir mazeret. | Open Subtitles | هو ما زالَ عذرُ. |
Sıfırdan başlamak için artık bir bahanem var. | Open Subtitles | الآن أنا عِنْدي عذرُ للبَدْء من الصفر. |
Yaptığım şey için bahanem yok. | Open Subtitles | أنا مليش عذرُ علي ما فعلتة. |
Her şeye bir mazeretin var. | Open Subtitles | لديك عذرُ لكُلّ شيءِ |
- Her zaman mazeretin vardır. | Open Subtitles | - عِنْدَكَ عذرُ دائماً. |
Avrupa'da olunca görgü tanığı da oluyor. | Open Subtitles | أنْ يَكُونَ في أوروبا، ذلك عذرُ. |
Bu kötü bir mazeret. | Open Subtitles | أبهرْ! ذلك عذرُ سيئُ واحد! |
Warrick hiç bir şey bulamadı, ve şüphelinin de bir tanığı vardı. | Open Subtitles | Warrick لَمْ يَجدْ أيّ، والمشتبه به كَانَ عِنْدَهُ عذرُ. |